Asker kaçakları ve sandık – Davut Erkan

Sandık başında ya da başka bir yerde yakalandığınızda, hakkınızda evet en fazla bir tutanak tutulur ama birkaç ay sonra da idari para cezası tebligatı kapınıza gelir.

ASKER KAÇAKLARI ve SANDIK

Milli Savunma Bakanlığı açıklama yapmış: “Yoklama kaçağı veya bakaya olarak aranan yükümlülerin oy kullanmalarına engel bir durum söz konusu değildir. Bu durumdaki yükümlüler hakkında en fazla bir tutanak tutulabilir. Vatandaşların demokratik haklarını kullanması her şeyden öndedir.”

Radikal gazetesi ise haberi şu başlıkla vermiş: “Asker kaçakları sandık başında yakalanmayacak”. (Bkz: http://www.radikal.com.tr/turkiye/asker_kacaklari_sandik_basinda_yakalanmayacak-1367081) Basın açıklaması okunduğunda asker kaçaklarının yakalanmayacağına dair tek bir kelime yok. Oy kullanmalarına engel bir durum olmadığı yazıyor ve ardından da “en fazla bir tutanak tutulabilir” diye ekleniyor. Tutanak tutulması demek zaten yakalanmak demektir. Başta Radikal gazetesini bu habercilik başarısından dolayı kutlayalım…

Bakanlık “durup dururken” böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissediyorsa bu iki anlama gelir.
1- Asker kaçaklarını sandık başına gitmekten alıkoyan bir korku var.
2- Devletin, asker kaçaklarının oy kullanmasına ihtiyacı var.
Az değil, en az 600-700 bin seçmen… Peki bu insanlar neden kaçıyor? Ya da daha doğru soru şudur: “Devlet askerlik yapmak istemeyen insanları neden kovalıyor?” Bu sorunun cevabı bu yazının konusu değil.

Bu yazıda, kısaca, bakanlık açıklamasının gizlediklerini ortaya koymaya çalışacağım. Asker kaçakları sandığa gitmesinler demiyorum, ama sandığa gidecek olanlar, o “en fazla bir tutanak tutulur” cümlesinin ne anlama geldiğini bilerek gitsinler en azından.

Belirtmek gerekir ki, “en fazla bir tutanak tutulması” seçimlere mahsus bir uygulama değildir. Normal zamanlarda da yakalandığınızda, polis veya askerlik şubesi tarafından bir yakalama tutanağı tutulur ve hemen ardından serbest bırakılırsınız.

Ancak her tutanak gibi bu yakalama tutanağının da hukuksal olarak bir anlamı ve buna bağlı olarak sonucu vardır. Yoklama kaçağı ve bakaya kalma durumu ilk etapta idari para cezasını gerektiren bir “kabahat”tir. İdari para cezasının miktarı, kaçak kalınan süreye göre değişir. Ve para cezası kesilebilmesinin koşulu da, süregelen kaçaklık durumunun kesintiye uğraması yani kaçak olan kişinin yakalanmasıdır. Bu şu anlama geliyor;sandık başında ya da başka bir yerde yakalandığınızda, hakkınızda evet en fazla bir tutanak tutulur ama birkaç ay sonra da idari para cezası tebligatı kapınıza gelir.

İdari para cezasının önemli bir başka sonucu daha vardır: İlk yakalanmanızda idari para cezası kesilirken, bu ceza kesinleştikten sonra hala kaçak kalmaya devam ederseniz, bu kez yaptığınız “kabahat” değil “suç” oluyor; yani hapis cezasını gerektiren bir eylem. Dolayısıyla para cezasının kesinleşmesinden sonra tekrar yakalanırsanız, bu kez hakkınızda hapis cezası istemiyle ceza davası açılır.

Devletin varlığının tek meşruiyet kaynağı olarak sunulan “oy hakkı”nın bile, asker kaçaklarına “gelin, hayatınızı hapishaneye çeviren bizleri oylarınızla meşrulaştırın, hem canınızı çok da yakmıycaz” minvalinden bahşedildiği bir durumla karşı karşıyayız. Asker kaçaklarına önerim, (kendilerini vicdani retçi olarak ifade etsinler ya da etmesinler) vatan denilen ne idiğü belirsiz şeye bir borçları olmadığını, bu nedenle askerlik yapmamanın meşru bir tavır ve hak olduğunu bilmek ve bunun mücadelesini vermektir.

Av. Davut Erkan
Vicdani Ret Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org