13 Eylül
RÜŞTÜ DEMIRKAYA
CENEVRE (DİHA) – Birleşmiş Milletler 33. İnsan Hakları Konseyi Oturumları açılışında konuşan İnsan Hakları Yüksek Komiseri ZeidRa’ad Al Hussein, Türkiye’nin uluslararası hukuku ve insan haklarını çok ciddi anlamda ihlal ettiğine dair ellerinde veriler olduğunu belirterek, “Sivil ölümler, yargısız infaz ve çok büyük oranlarda göç ettirmeler söz konusu” diye konuştu. Zeid, inceleme yapması için Türkiye’nin derhal kapılarını BM İnsan Hakları Komiserliği’ne açması gerektiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler 33. İnsan Hakları Konseyi Oturumları İsviçre’nin Cenevre kentinde başladı. Açılışta konuşan BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Al Hussein, Türkiye’yi sert bir dille eleştirerek İnsan Hakları Komiserliği’nin yaşanan hak ihlallerine ilişkin inceleme yapabilmesi için Türkiye’nin ülkeye girişlerine izin vermesi talebini yineledi.
‘Yargısız infaz ve yıkımlara dair ciddi veriler var’
Türkiye’nin Güneydoğu’sundan çok ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığına ilişkin ellerinde çok sayıda veri olduğunu belirten Al Hüssein, “Uluslararası hukuku ve insan haklarının sürekli olarak ihlal edildiğine ilişkin raporlar ve veriler ulaşıyor elimize. Bunların içinde sivil ölümler, yargısız infazlar ve çok büyük rakamlarda yerinde ettirmeler söz konusu. Bize şehirlerin ve köylerin yakılıp yıkıldığına dair sürekli olarak raporlar ve veriler geliyor. Yerlerinden edilen binlerce insanın insani temel ihtiyaçlarının karşılanması ve korunması gerekiyor” dedi.
Türkiye’deki hak ihlallerini izlemek için özel birim
Söz konusu iddiaların araştırılması için Türkiye’de yapmak istedikleri inceleme taleplerine cevap verilmediğini dile getiren Al Hussein, Türkiye’deki durumu takip için Cenevre’de özel bir birimin kurulduğunu söyledi. Türkiye’nin kendisine bireysel anlamda davet gönderdiği bilgisi veren Al Hussein, bu davetin İnsan Hakları Komiserliği’nin Güneydoğu’ya giderek inceleme yapmasının yerini alamayacağını vurguladı.
30 Eylül’e kadar sürecek olan oturumlarda dünyanın değişik bölgelerindeki hak ihlalleri masaya yatırılacak. Basın ve ifade özgürlüğü, yargısız infazlar, zorla göç ve haksız gözaltılar ile ilgili raportörlerin raporlarını okuyacağı oturum süresi boyunca çok sayıda sivil toplum kuruluşu da hazırladıkları raporları Konsey’e sunacak.
(fç)
DİHA
**
BM’den Türkiye’ye: Geçmişle yüzleşmek şart
15 Eylül
RÜŞTÜ DEMİRKAYA
CENEVRE (DİHA) – BM Zorla Kayıplar Çalışma Grubu Başkanı Houria Es-Slami, DAİŞ’in kaçırdığı Êzidî kadınların Türkiye’de satıldığına dair verilerin ellerine ulaştığını belirterek, Türkiye’yi Zorla Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamaya çağırdı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi 33. İnsan Hakları Oturumları, 3’ncü gününde devam ediyor. Bugünkü oturumlarda Zorla Kaybedilenler Çalışma Grubu Başkanı Houria Es-Slami, 14-18 Mart tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı ziyaret ve konuyla ilgili hazırladığı 19 sayfalık raporunu sundu. Türkiye ziyareti esnasında Bakanlar düzeyinde toplantılar almak istediklerini ancak daha çok bakanlıklara bağlı birimlerle görüştürüldükleri belirten Es-Slami, çalışma kapsamında Amed’e de gittiklerini ve bölgede yürütülen askeri operasyonlara tanık olduklarını söyledi.
‘Onlarca insan gözaltında kaybedildi’
Görüşmelerde yetkililere geçmişte yaşanan 202 kayıp iddiası ile güncel 79 kayıp iddiasını sorduklarını vurgulayan Es-Slami, “Türkiye’nin PKK ile yürüttüğü 1992-1994 yılları arasındaki savaş süresince çok sayıda kayıp iddiaları söz konusu. Bunların birçoğu polis, asker ve köy korucularının evlere baskın düzenlemesi sonrası gözaltına alınanlardan oluşmakta. Bu insanlar, PKK’ye ‘üye olmak’ veya ‘yardım etmekle’ suçlanmış ve bu yüzden gözaltına alınmış, işkenceye maruz kalmış ve daha sonra kendilerinden haber alınamamıştır. Bu kişiler arasında muhalif siyasi parti üyeleri ve gazeteciler de bulunmakta” dedi.
Es-Slami, bu kişilerin akıbetine dair gerekli ciddi bir araştırmanın yapılmadığını ve geriye kalan aile bireylerine de gerekli psikolojik ve sosyal desteğin sunulmadığına dikkat çekti.
‘Terörle mücadele kayıplara ve infazlara gerekçe olamaz’
Temmuz 2015 tarihinden itibaren PKK ve Türkiye “güvenlik” güçleri arasında tekrardan başlayan çatışmalar ve beraberinde ilan edilen “sokağa çıkma yasakları”nı hatırlatan Es-Slami, şöyle devam etti: “Ülkenin bu bölümünde yaşananlar çalışma grubunun 1998 yılındaki raporunda belirttiği dramatik durumla benzerdir. İnsan Hakları kuruluşları bu durumu ifade ediyor.”
Türkiye’nin kendi güvenlik tedbirlerini almasını anlayabildiklerini ama zorla kayıp da dahil olmak üzere yaşanan insan hakları ihlallerine gerekçe olarak “Terörle Mücadele”yi göstermesinin kabul edilir olmadığını söyleyen Es-Slami, Türkiye’yi uluslararası yasalara uymaya çağırdı.
‘Aileler yakınlarının organlarına ulaşamıyor’
Çalışma grubunun bölgeyi ziyareti sırasında tanık olduklarından ciddi rahatsızlık duyduğunu belirten Es-Slami, ailelerin operasyonlar sırasında kaybettikleri yakınlarının cenazelerinin organlarına ulaşamadıklarını söyledi. Es-Slami yargısız infaz ve diğer hak ihlalleri iddialarının had safhada olduğunu sözlerine ekledi.
‘Êzidî kadınlar Türkiye’ye satılıyor’
Türkiye’de bulundukları süre zarfında burada DAİŞ’in Irak’ta kaçırdığı Êzidî kadınları Türkiye’ye getirerek Dîlok’ta (Antep) pazarlandığına dair verilerin geldiğini ifade eden Es-Slami, Suriye savaşı boyunca Türkiye’ye sığınmış bir çok insanın ve özellikle de çocuklar üzerinden insan ticareti yapıldığını, bir çok çocuğun ise kayıp olduğunu dile getirdi.
‘Geçmişle yüzleşme şart’
Es-Slami Türkiye’nin geçmişte yaşanan kayıplara ilişkin sorumluluk alması gerektiğini ve geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Gelecekte de benzeri olayların yaşanmaması için bunun gerekli olduğunu söyleyen Es-Slami, “Zorla kayıplar yasada ayrı bir madde olarak yer almıyor. Bu durum ülkenin kendi yasalarında da belirtilmemiştir” diye belirtti.
‘Askeri operasyonlar zemin hazırlıyor’
Tespit edilen çok sayıda mezar yerlerine ilişkin bir soruşturmanın yürütülmediğini vurgulayan Es-Slami, “Ülkenin güneydoğusunda yürütülen askeri operasyonlar kayıplar ve insan hakları ihlallerine zemin sunmaktadır” şeklide konuştu. Es-Slami, Türkiye’ye derhal BM’nin Zorla Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalama çağrısında bulundu.
(pu)
DİHA