Korucular yine sahnede! – Nurcan Baysal
Belli ki devlet bu yeni savaşta koruculara tekrar kirli bir rol biçiyor. Bu rol Kürt’ü Kürt’e kırdırmaktan daha öte, aynı zamanda Bölgede kendine yakın silahlı bir grubu tutma isteği ile de alakalı.
Belli ki devlet bu yeni savaşta koruculara tekrar kirli bir rol biçiyor. Bu rol Kürt’ü Kürt’e kırdırmaktan daha öte, aynı zamanda Bölgede kendine yakın silahlı bir grubu tutma isteği ile de alakalı.
22 Temmuz’dan bu yana şehit olan 350’yi aşan güvenlik personelinin yaklaşık %15’i son 15 günde ve Nusaybin’de şehit oldu. Bu oran bile Nusaybin’deki çatışmaların şiddetini göstermesi açısından yeterli.
Şöyle bir mesaj: “Burada insanlar var. Burada çocuklar var. Siz, hiç görmediğiniz ve belki de hiç görmeyeceğiniz insanlara saldırılar düzenliyorsunuz. Saldırdığınızda işte bu çocuk gibi çocukları veya yakınlarını vuruyorsunuz. Bunu bilin. Bunu düşünün!”
İçerdiği taktik ve operasyonel zorluklara rağmen şehir içlerinde yaşanan “şehir savaşları” daha ziyade 20. yüzyılın, özellikle de II. Dünya Savaşı’na denk düşen 1940’lı yılların icadıdır.
Adını koyalım artık, mesele PKK meselesi değil, meselenin adı Kürt sorunu da değil. Meselenin adı Kürt düşmanlığı. Ya da Kürt fobisi diyelim ki, tedaviye açık olsun.
Polis kuvvetlerinin dünyanın çeşitli yerlerinde ve çeşitli durumlarda nasıl çalıştıklarını anlamak, anti-militarist aktivistlerin polis kuvvetlerini toplum içinde denetim altında tutabilmeleri için büyük önem taşımaktadır.
Peki nazik bir şekilde silahın namlusunu kapatan tek bir parmakla direnebilir, hatta silahın kendisini patlatmasına neden olabilir miyiz?
“Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığı’nda subaylara seslendi:
Sizler gibi yiğit, cesur, eğitimli, bilgili, dirayetli ve sadakatli mesai arkadaşlarıma sahip olduğum için ne kadar iftihar etsem azdır.”
Bir kez daha şunu söylüyoruz; Kürtlere, Alevilere, sosyalistlere, kadınlara, doğaya, LGBTİ birey ve topluluklarına dönük bu şiddet sarmalını, savaşı bir kez daha kabul etmiyoruz. Bizler hiçbir şekilde o üniformaları giymeyeceğiz, elimize o silahları almayacağız.
Bugün, hükümet yürüttüğü çalışmalarla, “artık kadınların da askerlik yapabileceğini” konuşuyor olsa da; biz kadınlar, yıllardır yaptığımız gibi, devletin savaş politikalarının bir parçası haline dönüştürülmeyi reddedeceğiz.