Her İnsan Barış İçinde Yaşama Hakkına Sahiptir – Rıza Türmen
Bütün halkların ve bireylerin devlet tarafından “düşman-olarak-görülmeme-hakkı” vardır. Barışa karşı bir tehdit söz konusu olduğunda bireylerin “sivil itaatsizlik hakkı” doğar.
Bütün halkların ve bireylerin devlet tarafından “düşman-olarak-görülmeme-hakkı” vardır. Barışa karşı bir tehdit söz konusu olduğunda bireylerin “sivil itaatsizlik hakkı” doğar.
Sanırsınız ki yıllardan beri on binlerce insan ölmemiş! Sanırsınız ki neredeyse her gün ordudan ‘intihar haberleri’ gelmiyor! Sanırsınız ki silahlardan mermi değil de gül geliyor ki ormanlar, ormanlarda yaşayan canlılar yangınlara kurban gitmiyor! Sanırsınız ki Roboski Katliamı hiç olmamış!
Savaş dayatması altındaki bu siyasi atmosfer içinde savaş karşıtı, anti-militarist bir vicdani retçi birey olarak sesleniyorum; savaşın bir parçası olmamak için firar edin. Hiçbir yasa insanlık vicdanından daha kıymetli ve de anlamlı değildir.
“Bu maili size göreve geldiğim (tabii geri hizmet) bir iç ülkeden, Irak sınırına bakan bir dağdan, Gabar Dağı’ndaki (Şırnak) bir birlikten yolluyorum. Bir mum yapıştırıp ara verdiğim hayatımın üzerinden birkaç asır geçmiş gibi. Bu yüzden çok şey yazamayacağım. Ama şunu genç arkadaşlarıma söylemek isterim ki; Askere gelmeyin.”
Pentagon 1 Temmuz’da, dünyayı askeri güçle yönetmeye dair 24 sayfalık ayrıntılı bir plan halinde 2015 Ulusal Askeri Strateji (UAS) raporunu yayımladı. UAS, düşmanca niyetlerini aldatıcı bir “ulusal güvenlik” dilinin arkasına gizliyor.
BM’ye göre 100 günde 1500’ü sivil 3000 kişi öldü, 14 bin kişi yaralandı, 1 milyon kişi yerinden oldu. 25 milyonluk nüfusun 21 milyonu insani krizle yüzyüze kaldı. Sıtma ve dang gibi hastalıklar yayılıyor. Yani durum felaket!
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre iki komşu ülke toplam 100 milyar euro askerî harcama yaparak silah ithal ettiler. Yunanistan ve Türkiye sanayi ve tarıma yatırım yapsaydı Yunanistan temerrüde düşmezdi. Türkiye yüksek gıda fiyat enflasyonu yaşamazdı, büyüme hızı yüzde 2,6’ya gerilemezdi.
Savaş üzerinden erken seçim kurgulamak, bu senaryodan kazanmayı medet ummak, sadece bir partinin değil, bir ülkenin de sonu anlamına gelebilir. “Roma’yı da yakarım” diye nara atarken bir bakmışsınız, kendiniz de yanmış, bitmişsiniz…
Hükümet koalisyonu bir yana, şimdi, öncelikle bir kez daha ‘savaşa hayır’ koalisyonu kurmak zamanı; “Savaş iktidarı götürür” diye düşünen varsa, unutmasın ki, savaş iktidarla birlikte ülkeyi de götürür, buna karşı iktidar “savaş muhaliflerimizi götürür” diye hesap yapmaya devam ederse hiç kuşkuları olmasın savaş önce onları götürecek.
Asker yani elinde silahı olan, bölgeyi ve riskleri bilen, “risk büyük dikkatli olalım” derken iktidarın medya kuvvetleri ise postalları çoktan ayağına geçirmiş durumda: “Türkiye’nin, iç barışını da tehdit eden DAEŞ terör örgütüne askeri müdahaleyi bir an önce gündemine alması gerekiyor.”