Eski MİT Müsteşarı: Dağdakilerin önüne düzgün bir yol haritası koyamadık
Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, “Oslo ve Habur ihanet değildir” dedi
09 Kasım 2016 Çarşamba 19:09
Darbe Araştırma Komisyonu’na konuşan Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, Oslo’nun ihanet olmadığını, sürecin Habur’da tıkandığını anlattı.
Taner, komisyonda ilk gelen bilgilere göre şu ifadeleri kullandı:
“Oslo ihanet değildir, kanın durdurulması için yapılmıştır.
“Kürt meselesi kullanılmasın diye Oslo süreci başlatılmıştır.
“İç ve dış mihraklar çözüm sürecinin yürümemesini istedi.
“Dağdakilerin önüne düzgün bir yol haritası koyamadık.
“Süreç Habur’da tıkandı, Habur ihanet değildir.
“Diyarbakırlı olduğum için KCK’lı olduğum kumpası kuruldu.
“Oslo sürecini yabancılar Kürt meselesini oyuncak yapmasın diye girdik. O dönemde farklı ülkelerin Kürt meselesiyle yakından ilgilendiğini ve Türkiye’nin dışarıdan baktığını, buna izin vermemeleri gerektiğini söyledim iktidara. Müzakereler sonucunda Oslo’ya karar verdik. Yabancı istihbarat girdi, onları saf dışı bırakıp bizim girmemiz gerektiğini ifade ettim.
“Oslo ihanet değildir, her yerde sapına kadar savunurum. Dağdakilerin önüne somut ve düzgün bir yol haritası koyamadık. Habur ihanet değildi. Çözüm sürecinin sonlanmasında çözüm sürecinin olmasını istemeyenler vardı. Başkalarının elinde enstrüman haline gelmişti.”
Kaynak: Demokrat Haber
**
HDP: (Kürt meselesinin çözümü) Şimdi, bugün için öyle bir noktaya gelindi ki ‘Hadi gelin, oturun, konuşalım.’ diyecek noktada değilsiniz. Bir ortak akla ihtiyaç var. İnsanlar ölüyor. Şimdi burada ölüler sadece şehitler olarak alınıyor. Değil. Dağda da ölenler var. Çok miktarda insan ölüyor, bunlar korkunç yaralar var şu anda. Her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor. Sayın İlker Paşam bunu söyledi. Dağa çıkışları niye engelleyemiyorsunuz? Bu ölümler devam ettiği sürece dağa çıkışları engelleyemezsiniz. Ailesinden 10, 15 adam ölmüş, 20’si de dağda. Çocuklarının adını bilmeyen insanlar var. Şimdi böyle olunca bir defa ortak bir aklın, siyaset aklının devreye girmesi lazım bu, HDP olabilirdi, o kadarını ifade etmek istiyorum.
ÇÖZÜM SÜRECİ: (Çözüm süreci) Çözüm sürecini, temas edelim, yüz yüze görüşelim, doğru düzgün bir noktaya bu işi getirme şansımız olabilir tarzında biz teklif ettik, Sayın Başbakan kabul ettiler, hatta ‘Bakanlar Kuruluna gelin, bunu anlatın.’ dediler. Bakanlar Kuruluna çıktım, onlara beş altı saat süren bir brifing verildi, bazı şeyler anlatıldı, daha sonra Millî Güvenlik Kurulunda, o zamanki Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer zamanında, orada alınmış kararlarla bu süreç böyle başladı. Yani siyasi iktidar buna ‘evet’ dedi, biz teklif olarak ortaya çıktık, ama bana göre, bu konuya müsaade eden siyasi iktidar büyük risk aldı.
KÜRT SORUNU: (Kürt sorunu) Olay sosyaldir. Biz o dönemde bir proje ürettik. Laf lafı açıyor. Kürt kadınına ulaşamadığınız sürece bu problemi çözemezsiniz. Ana dil. Oradan geliyor. Sadece terör değildir olay. Terör bir vasıtadır, arkasında siyasi amaçlar vardır. Adam diyor ki: ’30 milyonum, benim devletim niye yok?’ Şimdi bu sorunun cevabını vermek durumundasınız, bazı şeylerin cevabını vermek durumundasınız. Sanayiye gittik, iş adamlarına gittik, ‘Okul açalım, Kürt kadınına ulaşalım, mutlaka ulaşalım, okumaları lazım.’ Hayır, yapamadık, beceremedik, çözemezsiniz. Meselenin sosyal kısmını görmeden bu konu silahla pek zor çözülür.
(ANKARA-DHA)
Kaynak: Gazete Duvar