Askerlikte Son Durum
28 Mayıs 2019, 12:57
Meclis’in Milli Savunma Bakanlığı Komisyonu yeni bir Askerlik Yasasını kabul etti. 21 Haziran 1927 gün ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun kabulünden bu yana yapılan 26 değişiklik ile askerlik süreleri, bedelli askerlik, yedek subaylık ve erlikle ilgili günün koşullarına göre eklenen maddelerle sınırlı değişiklikler yapılırken bu defa köklü bir değişiklik öngörülüyor.
Uzun yıllardır zorunlu askerlik karşıtı mücadele yürüten vicdani retçiler, zorunlu askerliğin bir angarya olduğunu, kökeninde kişi hak ve özgürlüklerinin gaspının yattığını ifade eder ve bu sistemin son bulması için mücadele ederler. Zorunlu askerliği savunanlar ise “askerlik peygamber ocağıdır”, “kutsal vatan görevidir”, “her türk’ün kutsal görevidir” diye propaganda yaparlar. Hatta daha da öteye giderek ERKekliğe tamamlanmak için mutlaka yapılması zorunlu bir görev olarak ifade edilir.
Ancak bütün bu propaganda söylemlerine rağmen aslında Türkiye’de zorunlu askerliğin sadece yoksul insanları bağladığını ifade eden vicdani retçileri doğruladı son askerlik sistemi. Parası olan için “kutsal vatan görevi” dün olduğu gibi bugün de satılıktır, parasını ödeyen bundan kolaylıklar edinebilir. Yeni askerlik sistemi halkın müşteri, devlet erkinin de bir işveren olduğunu tamamen açık kılmıştır. Önemli olan kendisine adanmış insan emek gücünden nasıl bir kar elde edileceğidir. “Kutsal” vatan, millet, bayrak, kuran propagandası hala yaygınca kullanılan ve ciddi kar sağlayan bir propaganda/ajitasyon aracı olarak varlığına hala devam ediyor, bunun için bir aylık süre zorunlu askerlik, gerisi ise “paran kadar konuş”a döndü.
Yeni askerlik sisteminde dikkat çeken bir düzenleme de; “Barışta, olağanüstü hal ve seferberlik hallerinde veya savaşta, askerliğini henüz yapmadan, Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulur” paragrafı oldu. Bunu anlamak zor geldi. Burada çok açık bir şekilde kişiye özel bir yasal düzenleme var. “Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel görevlendirilen gönüllüler”den ne anlamak gerekiyor. Yaşamın her alanında, barış, olağanüstü hal, seferberlik halleri ve savaşlarda…
Zorunlu askerlikte konum almak için birinci koşul sahip olduğun ekonomik güç, ikincisi de cumhurbaşkanına yakın olman. Başından sonuna kadar işveren-müşteri denklemine oturan yeni askerlik sistemine böylelikle “yakınımdır” maddesi ile daha da özel bir ek getirilmiş oldu. Bütün bu düzenlemelere rağmen hala birileri çıkıp, kurduğu şatafatlı sofralarda “kutsal”, vatan, millet, bayrak, ezan üzerinden “şehadeti en büyük şeref olarak gören bir millet” diye nutuklar atmaya devam edecektir.
Milli Savunma Komisyonu’nun HDP’li üyesi Nimetullah Erdoğmuş teklife karşı verdiği muhalefet şerhinde HDP olarak zorunlu askerliğin kaldırılmasını savunduklarını belirtti. Devamında; ”AKP yurttaşı yine tabir-i caizse para kaynağı olarak görmektedir. Bu yaklaşımı etik ve ahlaki bulmadığımızı söylemek isteriz. Zorunlu askerlik kaldırılmalıdır. Bu yoksa vicdani ret hakkı tanınmalıdır” değerlendirmesini yaptı. Meclise gelmesi durumunda HDP bu düzenleme için muhtemelen vicdani retçilerin de fikirlerini alarak söylemini ve talebini daha da güçlendirecektir.
Erdoğmuş’un “Ancak bunları kabul etmeyen bir siyasi iktidar söz konusudur. O halde olması gereken herkesten geliri ölçüsünde bedelli ücretinin tahsil edilmesidir. Aksi durumun zenginlerin kayırıldığı bir durumu ortaya koymaktadır” değerlendirmesini tekrar gözden geçirmesini tavsiye ederiz. Zira zorunlu askerlik hizmetine karşı açık ve doğrudan söz üretmek, vicdani ret yasasını talep ederken “geliri ölçüsünde bedelli ücreti ödemesi” mevcut yasal düzenlemeye destek vermek olacaktır.
Askerlik yasası tartışılırken vicdani retçilerin de mutlaka düşünceleri alınmalıdır. Yıllardır bu mücadele içinde olan vicdani retçilerin söyleyecekleri işveren/müşteri denklemi dışında, insanca ve vicdani bir perspektif kazandıracaktır.
Bir kez daha;
ÖLMEYECEĞİZ, ÖLDÜRMEYECEĞİZ, KİMSENİN ASKERİ OLMAYACAĞIZ!
NE BİR KURUŞ, NE BİR SANİYE!
Ercan Jan Aktaş: Vicdani retçi
Kaynak: Demokrat Haber