BM’den sosyal medya düzenlemesine tepki: Hakların altı oyulacak

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Af Örgütü, Gazetecileri Koruma Komitesi(CPJ) ve ARTICLE 19’dan yapılan açıklamalarda sosyal medya yasa teklifine ağır eleştiriler yapıldı.

Sosyal Medya Teklifine Uluslararası Tepki

28 Temmuz 2020
TBMM’de bugün görüşülen sosyal medya yasa teklifine uluslararası camiadan yoğun tepkiler gelmeye devam ediyor.

Sosyal Medya Düzenlemesi Yasalaştı

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Liz Throssell yaptığı açıklamada, Türk yetkililerin bu teklifle ilgili attığı adımlardan kaygı duyduklarını belirtti. Throssell, teklifin devlete medya üzerindeki kontrolunu daha da sıkılaştırmak için güçlü araçlar sağlayacağını kaydetti.
Throssell konuyla ilgili açıklamasında, “Onaylandığı takdirde yasa, Türkiye’de halkın ifade özgürlüğü, bilgi edinme, sosyal hayat ve siyasete katılma haklarını daha da baltalayacak. Bunun yanında, bağımsız gazetecilik için gerekli olan platformları daha çok zayıflatacak” ifadesini kullandı.

Türkiye’de bağımsız medyanın zaten ciddi tehdit altında olduğunu vurgulayan Throssell, “Bu kaygılar, Corona pandemisi bağlamında daha da arttı. İçişleri Bakanlığı’nın 2020 yılı Mayıs ayı itibariyle sağladığı verilere gören az 510 kişi pandemi ve devletin buna karşı attığı adımlar hakkında ‘temelsiz’ ve ‘provokatif’ olduğu iddia edilen sosyal medya paylaşımları nedeniyle göz altına alındı” dedi.

Throssell, internet sitelerinin toptan erişime kapatılmasının ifade özgürlüğü hakkıyla uyumlu olmadığının altını çizerken, aynı durumun bant genişliğini sınırlama gibi adımlarla internet sitelerini fiilen erişilemez hale getirmeye yönelik tedbirler için de geçerli olduğunu belirtti.

Teklifin Türkiye’de halkın anonim şekilde iletişim kurma hakkına zarar veren unsurlar da içerdiğine işaret eden Throssell, “Devletin haber sitelerindeki haberlerin geri çekilmesini isteme yetkisinin genişletilmesinden de endişeliyiz” ifadesini kullandı.

Throssell, sosyal medya platformları gibi ifade özgürlüğü açısından önem taşıyan forumlarla ilgili hukuki ve düzenleyici adımların ancak kapsamlı görüşmeler ve kamuoyunda geniş çaplı tartışmalar temel alınarak hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti.

HRW: “Sansürde yeni bir karanlık dönemin işareti”

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de dün yaptığı açıklamada, hükümetin sosyal medya üzerinde daha fazla denetim kurma çabalarının internet ortamında sansürü önemli ölçüde arttıracağını belirtti.

HRW program direktör yardımcısı Tom Porteous, “Geçmesi halinde yeni yasa, hükümete sosyal medyayı kontrol etme, istediği takdirde içerik kaldırtma ve bireysel kullanıcıları keyfi biçimde hedef alma imkanı sağlayacak. Sosyal medya, haberlere erişmek için bu platformu kullanan çok sayıda kişi açısından can simidi vazifesi görüyor dolayısıyla bu yasa internet sansüründe yeni bir karanlık dönemin işaretini veriyor” açıklamasını yaptı.

Porteous, “İfade özgürlüğüne değer veren ve bunun savunuculuğunu yapan herkesin, medyayı ve tüm eleştirel sesleri susturarak otokrasinin inşa edildiği bir ülkede bu yeni kısıtlamaların ne kadar zarar verici olacağını anlamaları çok önem taşıyor. Sosyal medya şirketleri, Türkiye’ye, bu yasayı geri çekmesi için güçlü ve net bir çağrıda bulunmalı ve Avrupa Birliği de bu çağrıyı kararlılıkla desteklemeli” dedi.

Uluslararası Af Örgütü: “Türkiye’de ifade özgürlüğüne en sert saldırı”

Uluslararası Af Örgütü de, TBMM’de teklif üzerinde yapılacak oylamayı, “Türkiye’de ifade özgürlüğüne karşı en son ve belki de en sert saldırı” olarak niteledi.

Örgütün Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, Türkiye’de gazetecilerin zaten eleştirel haberleri yüzünden hapiste yıllarını geçirdiklerine ve sosyal medya kullanıcılarının da yetkilileri kızdırmama amacıyla kendi kendilerini denetlemek zorunda kaldıklarına dikkati çekerek, “Kabul edildiği takdirde bu düzenlemeler, hükümetin internet üzerinde sansür ve sosyal medya kullanıcılarına karşı adli kovuşturma yetkisini önemli ölçüde arttıracak. Bu, internette ifade özgürlüğü hakkının açıkça ihlali ve uluslararası insan hakları yasaları ve standartlarına aykırı” ifadesini kullandı.

Merkezi New York’ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi de geçen hafta yaptığı açıklamada, teklifi “basın özgürlüğüne yönelik bir tehdit” olarak nitelemişti.

CPJ’in Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü Gulnoza Said, sosyal medya teklifini, “uluslararası şirketleri Türkiye’nin liderleri adına daha fazla haber sansürlemeye zorlama girişimi’’ olarak niteledi. Said, “Türkiye’de sosyal medya paylaşımları uzun süre gazetecilerin yargılanması için kullanıldı. Sunulan tasarı kamuoyuyla bilgi paylaştıkları için gazetecileri daha da riske atmış olacak. Meclise söz konusu tasarının bu halini reddetme çağrısında bulunuyoruz’’ ifadelerini kullanmıştı.

Düzenleme, Türkiye’de günde 1 milyondan fazla kullanıcısı olan Twitter, Facebook ve YouTube gibi sosyal medya şirketlerine, hem hukuki mecra hem de vergiler açısından Türk yetkililere tabi olacak bir temsilci ataması ya da resmi temsilcilik açması zorunluluğu getiriyor. Teklife göre bir sosyal medya şirketi ya da temsilcisi, kişisel hakları ya da mahremiyet haklarını ihlal eden paylaşımlarla ilgili şikayetlere 48 saat içinde yanıt vermekle yükümlü olacak. Teklif yürürlüğe girdikten sonraki 30 gün içinde sosyal medya şirketlerinden Türkiye’de bir temsilci görevlendirmeleri isteniyor. Sosyal medya şirketlerinin bu talebi yerine getirmemeleri durumunda giderek katlanacak para cezalarına ve bant genişliğinde yüzde 90’a kadar varan azaltmalara maruz kalacakları belirtiliyor.

ARTICLE 19: “Hükümet önerilerini kabul ettirmek için şantaj yapıyor”

İfade ve bilgi edinme özgürlüğü üzerine çalışmalar yapan insan hakları kuruluşu ARTICLE 19’dan yapılan açıklamada da, söz konusu yasa teklifinin, onaylanması halinde Türkiye’de ifade özgürlüğünü tehdit edeceği, mevcut kısıtlamalar ve sansürün de artacağı görüşü savunuldu.

Merkezi İngiltere’de bulunan kuruluşun Avrupa ve Orta Asya birimi başkanı Sarah Clarke, yasa teklifi hazırlanırken, konunun odak noktasındaki teknoloji firmaları ya da ilgili sivil toplum kuruluşlarıya diyalog kurulmadığına dikkat çekerek, söz konusu firma ve kuruluşları, yasanın onaylanması halinde seslerini yükselterek yasaya karşı çıkmaları çağrısında bulundu.

“Türk hükümeti teknoloji firmalarına, kendi önerilerini kabul etmeleri için şantaj yapmaya çalışıyor. Bu firmalar ya devlet sansürünün bir kolu haline gelecek ya da platformlarına erişim o kadar azalacak ki Türkiye’de engellenecekler” ifadelerini kullanan Clarke ayrıca Türkiye’de mevcut iktidar sırasında hukukun üstünlüğünün zaten zayıflatıldığını savunarak, yasanın etkileyeceği şirketlerin, içerik engelleme ya da veri talebi gibi durumlarda haklarını arama hususunda mahkemelere güvenilemeyeceği değerlendirmesinde bulundu.

Clarke ayrıca, “Hükümet bu yasanın kişisel hakları, ulusal güvenliği ve kamu düzenini korumak için gerekli olduğu iddiasında. Ancak gerçek şu ki, bu yasa eleştirel seslere sansür uygulamak ve hükümete muhalif yorumlarda bulunan kişileri cezai yaptırım riskiyle karşı karşıya koymak için kullanılacak” dedi.

ARTICLE 19’den yapılan açıklamada ayrıca, Türkiye’de 2019 yılı sonu itibariyle 408 bin 494 internet sayfasına erişimin engellendiği de hatırlatıldı.

Kaynak: VOA

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org