Vicdani Ret Derneği, Lubunya Boğaziçi, Boğaziçi Forum ve Hevi LGBTİ İnsiyatifinin ortak düzenlediği “Roboskiler Bir Daha Olmasın Diye Vicdani Ret” etkinliği Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşti. “Kuşatılmış Hayatlardan Kurtarılmış Alanlara” başlıklı panelde Vicdani Ret Derneği Eş Başkanları Oğuz Sönmez ve Merve Arkun, Vicdani Retçi Ercan Jan Aktaş ve Avukat Davut Erkan konuşmacı olarak yer aldı. Etkinliğin ardından yedi kişi kürsüye çıkıp “Daha fazla Roboski, Maraş, Çorum olmasın” diyerek vicdani retlerini açıkladılar.
**
Roboskiler Olmasın Diye Vicdani Reddini Açıkladılar
“Roboskiler Bir Daha Olmasın Diye Vicdani Ret” etkinliğinde vicdani retçiler söz aldı; yedi kişi daha vicdani reddini açıkladı.
Vicdani Ret Derneği, Lubunya Boğaziçi, Boğaziçi Forum ve Hevi LGBTİ İnsiyatifinin ortak düzenlediği “Roboskiler Bir Daha Olmasın Diye Vicdani Ret” etkinliği Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşti.
“Kuşatılmış Hayatlardan Kurtarılmış Alanlara” başlıklı panelde Vicdani Ret Derneği Eş Başkanları Oğuz Sönmez ve Merve Arkun, Vicdani Retçi Ercan Jan Aktaş ve Avukat Davut Erkan konuşmacı olarak yer aldı. Günün sonunda yedi kişi toplu olarak vicdani reddini açıkladı.
Ercan Jan Aktaş, vicdani reddin oluşum sürecini anlatarak Roboski Katliamı’nı hatırlattı.
“34 insanımız savaş uçaklarıyla katledildiler. Emir komuta zinciri bu kadar açık olmasına rağmen hala kimseyi yargı önüne çıkarmadılar. Biz vicdani retçiler Roboski Katliamını lanetliyoruz.”
Oğuz Sönmez vicdani reddin başlangıç tarihinin Hıristiyanlık tarihiyle eş tutulabileceğini ifade ederek 1. Dünya savaşından sonra orduya gitmeye karşı bir bilinç oluştuğunu ve politik anlamda vicdani retçilerin ortaya çıktığını söyledi. Geçmişteki baskılardan bahsetti.
Merve Arkun, kadın ve vicdani ret bağlantısını ve bir kadın olarak vicdanı reddini açıklama sürecini anlattı:
“Vicdani red büyük bir barış mücadelesinin parçası. Elbette zorunlu askerlik çok büyük bir problem ama aslında daha büyük bir problemin parçası da. Militarizm ve şiddet kültürü kadına yönelik şiddeti, tacizi ve tecavüzü de içinde barındırıyor. Kadınlar yalnızca kadın olmalarından dolayı her zaman daha fazla sömürülüp eziliyorlar. Kadınların eklemlenmesi bu mücadeleyi daha da çok zenginleştirecek.”
Eninde sonunda AİHM var
Davut Erkan toplumda vicdani redde ilişkin bir korku olduğunu belirterek şöyle dedi:
“İnsanlar vicdani retçi olsalar dahi bunu deklere etme konusunda sıkıntı yaşıyor. Bir çok insan yurtdışına çıkmak zorunda kalıyor ya da asker kaçağı olduğu için kendilerini toplumdan soyutlamak gibi bir eğilim gösteriyor. Vicdani ret Türkiye koşullarında bedel ödemeniz gereken bir konu.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2011 yılında vicdani reddin bir hak olduğu kararını verdi. Ancak bu iç hukukta mevcut değil. Bu konuda hiç bir yasal düzenleme yok. Esas sorun bundan kaynaklanıyor
“Son dönemlerde idari para cezası ve ceza davası açılması gibi tehditler var. Ancak retçilerin elinde argümanları var. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin dokuzuncu maddesini kuşandıklarında bütün bu başvuru mekanizmalarında üst mahkeme, yargıtaya gitme, AİHM gibi eninde sonunda kabul ettirebilirler”
Etkinliğin ardından yedi kişi kürsüye çıkıp “Daha fazla Roboski, Maraş, Çorum olmasın diye olmasın” diyerek vicdani reddini açıkladı. (DBN/NV)
Kaynak: bianet.org
**
‘TSK’ nın üyesi olmayacağız’
Roboski’de katledilenleri anmak için düzenlenen panelde konuşan Avukat Davut Erkan, vicdani reddin bir hak olduğunu söyledi.
28 Aralık 2013
İSTANBUL -Erkan, “Önemli olan bu yasal hakkın kullanılabilmesi için uygun mekanizmanın oluşturulması. Bunu da yaptığımız başvurularla sağlayacağız” dedi. “TSK’nın askeri olmayacağız. 34 canı katleden kurumun üyesi olmayacağız” diyen 7 kişi de panelin ardından vicdani reddini açıkladı.
Vicdani Ret Derneği, Hêvî LGBTİ İnisiyatifi, Lubunya Boğaziçi ve Boğaziçi Forumu üyeleri, Boğaziçi Üniversitesi İbrahim Topal Salonu’nda “Kuşatılmış hayatlardan kurtarılmış alanlara” başlıklı panel düzenledi. Panelin ardından, militarizme karşı çıkan 7 öğrenci, vicdani ret açıklaması yaptı. Moderatörlüğünü Görkem Ulumeriç’in yaptığı panele katılan konuşmacılar, vicdani ret tarihinden ve Türkiye’deki vicdani ret hareketinden söz etti. Panele konuşmacı olarak ise, Vicdani Ret Derneği eş başkanları Oğuz Sönmez ve Merve Arkun, Avukat Davut Erkan, Vicdani Retçi Ercan Jan Aktaş katıldı.
‘Vicdani red Türkiye’de yasal güvenceye alınmadı’
İlk sözü alan Ercan Jan Aktaş, yaşanan şüpheli asker ölümlerine değindi. Aktaş, Vicdani Ret Derneği’nde savaş karşıtlarının sorunlarını dinlediklerini ve çözüm ürettiklerini söyledi. Aktaş’ın ardından Vicdani Ret Derneği Eş Başkanı Oğuz Sönmez konuştu. Militarizmin şiddet karşıtı bir hareket olduğunu belirten Sönmez, vicdani reddi ve Türkiye’deki tarihine değindi.
Sönnez, Türkiye’nin vicdani retle ilgili yasayı kabul etmeyen ülkelerden biri olduğunu da hatırlattı. Dünyanın her yerinde vicdani retçilere yönelik baskılar olduğunu söyleyen Sönmez’in ardından Avukat Davut Erkan ise, panelde “Vicdani retçi neyle karşılaşır?” başlıklı bir sunum yapan yaptı. Erkan, vicdani redde ilişkin Türkiye’de de bir iç hukuk düzenlemesi olduğunu söyledi. “Ermenistan’a verilen AİHM cezasının Türkiye’yi de kapsadığını biliyoruz. Ama Türkiye sözleşmeyi ihlal ediyor” diyen Erkan, Türkiye’de vicdani reddin mahkemelerce kabul edildiğini bunu da Eskişehir’de askeri mahkemede süren davada gördüklerini söyledi.
‘Vicdani ret bir haktır’
Erkan, Türkiye’deki vicdani retçilerin davalarından bazı örnekler vererek devam ettiği konuşmasında, Türkiye’de vicdani retçilere açılan davalarda mahkemelerin AİHM kararlarına göre karar vermeye başladığını söyledi. “Vicdani ret haktır” diyen Erkan, “Önemli olan bu yasal hakkın kullanılabilmesi için uygun mekanizmanın oluşturulması. Bunu da yaptığımız başvurularla sağlayacağız” dedi.
‘Militarizm şiddet ağacına benziyor’
Vicdani Red Eş Başkanı Merve Arkun da vicdani reddini açıklayan kadınlardan biri olduğunu söyledi. Arkun, vicdani retçilerin Türkiye’de yaşamış oldukları baskılara birebir maruz kaldıklarını ifade etti ve “Kadın vicdani retçiler en çok ‘Siz askere gitmiyorsunuz neden reddediyorsunuz?’ sorusu ile karşılaşıyor. Militarizm bir ağaca benziyor. Şiddet, baskı gibi militarist kavramlar da onun çeşitli dalları” diye konuştu. Vicdani reddin büyük bir barış mücadelesinin bir parçası olduğunu düşündüğünü söyleyen Arkun, barış mücadelesinde kadınların yer almasının her zaman perspektifi geliştirdiğini söyledi. Arkun, son olarak salonda bulunan kadınları da vicdani ret açıklaması yapmaya davet etti.
Arkun’un konuşmasının ardından soru cevap bölümü ile devam eden panel, Roboski’de katledilen 34 yurttaş için “TSK’nın askeri olmayacağız. 34 canı katleden kurumun üyesi olmayacağız” diyen 7 öğrenci vicdani reddini açıkladı.
DİHA
Kaynak: yuksekovahaber.com
**
Etkinlikte yapılan vicdani ret açıklamaları:
Sezo Yekta Uluateşe’nin vicdani ret açıklaması
ASKERLİK NE AYOL!
Ben Sezo Yekta Uluateşe. 1995 diyarbakır doğumluyum. babam kürt, annem türk. öğrenciyim, eşcinselim.
Doğduğumuz andan itibaren biz erkeklere mavi renk sevdirildi, oyuncak silahlar alınıp yine erkek akranlarımızla oynamamız gerektiği öğretildi. halbuki hiçbirini yapmak gelmiyordu içimden ben pembeyi seviyor silah yerine bez bebekler daha hoşuma gidiyordu. deli gibi ordan oraya koşuşturup çatışmıyormuş gibi yapmak yerine ayşe fatmayla evcilik oynamak beni acayip mutlu ediyordu. o dönemde başladı işte şu bilindik erkil lakaplar, etiketler. canımı en çok acıtan sadece çevresinden duyup anlamına dair tek bir şey bilmeyen arkadaşlarımın küstahça o ağır ithamları gerek yüzüme karşı gerekse de arkamdan söylemeleri. artık ben bile alışmış olmuştum. pembeyi seviyor kızlarla oynuyorum diye “top” oluyordum. belki de haklıydılar bu böyleydi. biraz daha büyüyünce kendini saklama koruma içgüdülerin daha fazla artıyor, kendini toplumdan dışlıyor birileriyle bu konuda konuşmak istemiyorsun biri anlayacak diye her an tedirgin ve her an uzaklaşan vaziyettesin evet toplumun baskıları biraz daha artıyor yaş ilerledikçe, okulda ; sınıf arkadaşların, öğretmenlerin, idare .. veli toplantılarından duyulan tek şey hareketlerine bir az daha dikkat etsin oluyor. veliler arasında da başlıyor bi ötekileştirme “bizim serdarın bahsettiği kız gibi olan çocuğun babası değil mi, allah sabır versin valla” diye bu tabii okul kısmı.. sokakta yürürken, markete giderken, faturaları yatırırken, kullandığımız sosyal medya sitelerinde hep tacizkar, aşağılayıcı, sistemin kölesi olmuş tehdit ve söylemlere maruz kalıyoruz. neyse bunlar devam ededursun yaş ilerliyor tabii okul bitti iş bulmak istiyorsun ama askerliğini yapmamışsın bakınız sistem o kadar erilleştirilmiş ki bir düzen içersinde sürdürülüyor gibi.
Çocukluğundan bu yana en korktuğun ve baş belası gelip çatıyor işte..askerlik şubesinin içerisine girmenle başlıyor zaten o aşağılama hor görme. neyse gidiyorsun omuzlarında bir kaç yıldızı olanın yanına tipine bakıyor ardından patlatıyor bi kahkaha “ibne misin lan sen” diyor “gidip raporunu al dizini kır evinde otur pasta börek yap” diye aşağılıyor. çıkıyorsun, bazen dozu öyle bir aşıyorlar ki iki damla yaş süzülüyor gözünden.
Evet yaşadıklarımı yaşadım. lakin şu askeriye kısmını yaşamadım yaşamak da istemiyorum. çürük değil eşcinselim. kendi irademle askere gitmeyeceğim! 2 yıl önce 34 canı katleteden ve hala katillerinin yargılanmadığı bu kurumun beni gururum ve onurumla yüzleştirecek hiçbir hak ve hadde sahip olmadığını yineliyor, vicdanımla hareket etmekten vazgeçmeyeceğime söz veriyorum.
TERTİP NE AYOL ?!
SEZO YEKTA ULUATEŞE
**
Asya Elmas’ın vicdani ret açıklaması
REDDEDİYORUM
Ben asya elmas, Kürdistanlı trans bir kadınım. 1981 mardin Kızıltepe doğumluyum 90’lı yıllarda o yoğun savaş döneminde ailemle beraber gaziantep’e göç ettik. 2000 yılından beri istanbulda trans kadın kimliğimle yaşıyorum. Trans kadın kimliğimle yaşadığımdan beri devletin her türlü aşağılayıcı ayrımcı dışlayıcı sömürücü tutumuna maruz kaldım. Ayrıca Polisler ve jandarmaların taciz hakaret dalga geçme aşağılama hor görme ve fiziksel saldırılarına maruz kaldım.
Devlet bizi hasta, sapık , çürük ilan edip gerek devletin yasama , yürütme ve yargı organları kendi yaptıkları açıklamalarda gerek ulusal medyada bizi birer terörist gibi yansıtmaları toplumun gözünde aşağılık bir mahlukat olarak gösterdiğinden bizi bu ülkenin birer vatandaşı olarak görmediğinden her fırsatta sosyal ve toplumsal alanda dışlanıp yok sayılıyoruz. Başımıza olay geldiğinde devletin yargısı bizi hep suçlu gösteriyor , yargı sisteminin eril bir yapıya sahip olması bizler üzerinde psikolojik ve fiziksel çöküntüye sebep oluyor. Bu erk, eril ve militar güce hizmet etmeyeceğimi ve sadece çürük alarak evde oturmayacağımı 2001 yılında kavram olarak vicdani reddin ne olduğunu bilmesem de askere gitmek istemediğimi bir trans kadın ve kürt olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine askerlik yapmamak için rapor aldım fakat bugün vicdani reddimi açıklamamın nedeni bilinçli ve politik bir tercihtir.
Böyle bir günde vicdani reddimi açıklamamın sebebi insan, hayvan ve doğa katliamı yapan bu militar gücün 28 Aralık 2011 de 34 can ve diğer canları katletmesi katillerin hala yargılanmaması gizlenmesi ve yargı dosyasının askeri mahkemede olması bu katliamı yapan TSK’nın hava kuvvetleridir. Bu sebeple bu kurumun askeri olmayacağıma ve her zaman vicdanımla hareket edeceğime söz veriyorum.
ASYA ELMAS
**
A.H.A.’nun (İsteği üzerine adı kaldırılmıştır) vicdani ret açıklaması
BENİM BU SİSTEME İTİRAZIM VAR..
Çünkü bu toplumda erkeler doğarken asker olarak doğuyorlar.
Ben askerlik yaptım, yaptım ama nasıl yaptım? Ben Kimliğimle açık değildim ailem bilmiyordu. Eşcinselliği hastalık olarak görüyordum.
TSK ve AİLEMİN Zoruyla yaptım ve bundan pişmanım.
Bu yüzden Roboski katliamın 2. yılında askerliğin ne kadar çirkin birşey olduğunuda kavradığım için de askerlik yaptığımdan pişman olduğumu belirtiyor vicdani reddimi açıklıyorum.
A. H. A.
**
Hasan Hüseyin Şehriban Karabulut’un vicdani ret açıklaması
Dünyada nefes alan herhangi bir canlıyı öldürmeyi RED ET’tiğim için, bana bunu dayatan Cinsiyetçi , Irkçı ve Militarist düzene karşı Vicdani Rettimi açıklıyorum.
LGBTİ Aktivisti Hasan Hüseyin Şehriban Karabulut
26/12/2013
İspanya/Valencia
**
Rosida’nın vicdani ret açıklaması
ROBOSKİLER BİR DAHA OLMASIN DİYE VİCDANİ RET METNİM
Ben Rosida 1988 Amedin Bismil ilçesinde doğdum. Kürdistanlı bir Eşcinselim. Politik ve siyasal kimliğimden kaynaklı 21 aylık cezaevi deneyimimden de devlet sistemi ve militer anlayışının nasıl olduğunu çok iyi bilmekteyim.
Devlet cinsel kimliğimizden kaynaklı bize rapor vererek askerlikten muaf tutuyor. Bunu da bizi askere alınamayacak Hasta, yarım insan ve çürük elmaymışız gibi bir yaklaşım ile yapıyorlar. Eğer silahlı güçlerinize katılmak ve savaşıp insan öldürmek tam insan olmaksa ben insan değilim.
Yıllardır LGBTİ HAREKETİNİN “Çürük değil Eşcinsel askerede gitmeyecek” sloganına atıfta bulunarak çürük elma yarım insan değilim. Askerinizde, Polisinizde olmayacam.
TSK denen kurumun başına Türk kavramının getirilmeside büyük bir hata Çünkü: 1938 Dersim katliamı ile başlayan ve 28 Aralık 2011 de kendini Roboskide de gösteren bu katliamlar serisini Türk etnisite ismini kullanıp onlara maletmek büyük bir haksızlıktır.
Askerde katledilen SEVAKLAR, Kapısının önünde 12 yaşında 13 kurşunla katledilen Uğur kaymazlar. Ceylan Önkol, Aydın Erdem ve GEZİDE katledilen gençlerimiz, Roboskkide f-16 larla parçalanan 34 can insan, sayısını bile bilmediğimiz katırlarımızı doğayı ve yaşamları tarumar eden bu militer ve eril kurum olan tsk ve sözde emniyet güçleriydi.
İki senesi geçmekte olan ROBOSKİ katliamın katilleri BAŞBAKANLIĞIN Emrinde olan Tsk’ ya bağlı havva kuvvetlerinden ve hiçbir yetkili yargı önüne çıkarılmadığı gibi dosya askeri mahkemeye yani katillerine gönderilerek hasır altı yapılmaya çalışılıyor.
Bugün Roboski katliamın 2. yıl dönümünde Roboskiler bir daha olmasın diye KİMSENİN ASKERİ OLMAYACAĞIMIZI BELİRTİYORUZ.
Vicdan denen duygu bugün beni bu tutuma zorladı. Savaş karşıtı ve Askerliği ret etme olarak tanımlanan Vicdani RET Kavramı ile Tsk ve SÖZDE Emniyet güçlerine veya buna benzer güçlerin, paralı veya parasız, gönülllü veya gönülsüz hizmet etmeyeceğimi, Askerleri olmayacağıma kamuoyu ve siz değerli yoldaşlar önünde söz veriyorum
28-12-2013
ROSİDA
**
Orçun Erpek’in vicdani ret açıklaması
REDDEDİYORUM!
Bedenlerimizi biçimlendirmeye, disipline etmeye, hizaya sokmaya çalışan; belirli bir “erkeklik”i ve ahlakı yeniden üreten ve yücelten; yaşama ciddiyet, soğukluk, düşmanlık, kurallar, yasalar, “kutsal görev”ler dayatan; aynı olmaya, arzularımızdan vazgeçmeye zorlayan; öldüren, öldürmeyi haklı çıkaran, ölümü yücelten ve yaşama düşman olan herhangi bir yapının, ordunun, devletin bir parçası olmayı, asker olmayı, “borç” ödemeyi reddediyorum; unutmaya zorlansak da, yaşamlarımızın sadece ve zaten bize ait olduğunu hatırlamak için, yaşamak için ve Roboski’deki gibi katliamların bir daha olmaması için reddediyorum.
Orçun Erpek
**
Uğur Yaman’ın vicdani ret açıklaması
ben asker olmak istemiyorum. ölmek yada öldürmek istemıyorum. askeriye elbisesini giyip elıme sılah alıp savaşmak ıstemıyorum. insanlık ve barış adına bir şeyler yaparak tarıhtekı yerimi öyle almak istiyorum ve bu yüzden savaş karşıtı ve hümanist bir insan olduğumdan dolayı asker olmayı red ediyorum
UĞUR YAMAN