Erkeklik eğilip bükülebilen bir şey midir? – Emine Ender

Peki, sistemin erkekliği nasıl kurguladığını düşündünüz mü? Hadi beyler “erkekçe” bir tartışma açmadık size. Sizin övündüğünüz kalıpların nasıl sistem tarafından empoze edildiğini, rıza yoluyla nasıl erkeklik mertebeleri atladığınıza bir bakalım…

Bugüne kadar toplumsal cinsiyet kavramından bahsederken sadece kadınlardan, kadın haklarından bahsettiğimizi düşündünüz. Yapılan eleştirileri sadece erkeklerin kadınları ezmesi, ikincilleştirmesi olarak okudunuz. Peki, sistemin erkekliği nasıl kurguladığını düşündünüz mü? Hadi beyler “erkekçe” bir tartışma açmadık size. Sizin övündüğünüz kalıpların nasıl sistem tarafından empoze edildiğini, rıza yoluyla nasıl erkeklik mertebeleri atladığınıza bir bakalım…

Buyrun beyler, sizleri şöyle alalım: Dünyaya geldiniz penisiniz var evet, bravo erkeksiniz! (toplumsal öğretiler.) İzleyeceğiniz yollar şimdiden belirlenmiş durumda: İlk önce sünnet, erkekliğe ilk adım sonuçta… Peki, ergenlikte milli olmayan ya da bu gerilim ve tartışmaları yaşamayan var mı? Yetişkin oldunuz, askerlik erilliğinizi perçinleyip tahakküm gücünüzü arttırdı değil mi? Gelelim, evlilik ve özel alanda tahakküm kurmaya… Yaşlanıncaya kadar iktidarınızı eşiniz ve çocuğunuz üzerinden tatmin etmek için sırtınızı erkekliğe yasladınız mı?

Şimdi kendinize bir sorun bakalım? Siz erkekler böyle olmak zorunda mısınız? Neden erkeklerden beklenen şeylerin listesi oldukça uzun? Neden erkekler duygularını gösteremesin, bu onlardan esirgensin? Neden erkeklik asker olmakla bir tutulsun? Bir erkek gay olamaz mı? Ya bu erkek şiddet yanlısı değilse? Bu soruları sorduğunuz anda erkeklik olgusunu ve size doğduğunuz anda biçilen, toplumsal örüntülerle yaşadığınız erkekliği de sorgulayacaksınız demektir.

“Erkeklik otoritesi erkekliği eziyor”

Robert W. Connell 1987’de yazdığı erkeklik araştırmalarının önünü açan kitabında erkek egemen toplum kavramına yeni bir yaklaşım getirdi ve erkek egemen toplumu sadece erkeklerin kadınları ezdiği değil, bazı erkeklerin bazı kadın ve erkekleri, bazı kadınların da diğer bazı kadın ve erkekleri ezdiği bir sistem olarak tanımladı. Örneğin, Suudi Arabistan’da bir kadını kocası ezebilir, kadının evin içinde ve dışındaki hayatı son derece sınırlı olabilir. O ilişki içinde kadın ezilen rolünü üstlenir. Ama aynı kadın evinde çalışan Endonezyalı kadın işçiden çok daha güçlüdür. Bu durumda o da onu ezen konumunda yer alır. Aynı anda hem ezen hem ezilen olabiliriz yani. Bu durum erkekler içinde aynıdır.

Erkeklik ve iktidar ilişkisi kendisini hangi kalıplar içinde göstermektedir? Bir başka deyişle, eril tahakküm hangi süreçler içinde somutlaşmaktadır?

Bir toplumda ideal ve hegemonik olmak üzere erkeklik anlayışları vardır. İdeal erkeklik bulunduğu coğrafyaya, kültüre toplumsal yapıya göre farklılık göstermektedir. Hegemonik erkeklik ise, belirli koşullar ve varsayımlar içinde dahi değişmez bir özelliğe sahiptir. Toplumdaki diğer erkeklerin ona göre şekillenebileceği veya rekabet edebileceği ortak bir varsayımdır. Örneğin, bizim ülkemizde erkeğin atına avradına silahına sahip çıkması, kadını namusu sayması, maço tavırlar sergilemesi buna örnek gösterilebilir.

Sistem kendi içerisinde rızaya dayalı bir onay yaratma sürecine girer. Hegemonya varsa karşı bir hegemonya da vardır. Hegemonik erkeklikte erkeğin egemenliği vardır fakat kadının rolünü dışarıda bırakmak pek mümkün değildir. Modern hayat kendi içerisinde bir erkeklik ortaya çıkarsa da ister hegemonik ilişkiler olsun, ister erkeklik algısı olsun kendisini sektöre, tüketime ve kadınlar üzerinden yürütülen projelere dahil eder.

Toplumsal yaşam içinde kadının ikincilleştirilmesi tartışılıyorsa, ilk önce erkeğin egemenliğini nasıl kurduğunu anlamak gerekir. Merkezi devletin oluşmasında bunu destekleyecek en önemli yeri “ordu” tutar. Bunun üzerinden yürütülen bir erkeklik vardır. Erkeği ön plana çıkartan, egemen yapan en önemli meseledir. Bir başka açıdan bakacak olursak, endüstriyel ilişkilerde, çalışma hayatında iş gücü olarak erkeğe yüklenen anlam büyüktür. Çalışma hayatı bununla beraber evi geçindirme, evin reisi olma söylemini üretir. Erkeğin kendi arasında ürettiği “erkek dili” erkeklerin oluşturduğu bir ortama paralel olarak erkekliği daha da güçlü kılar.

Türkiye’de erkeklik kurgusu

Türkiye’de, başka yerlerde de olduğu gibi, hegemonik erkeklik ne henüz “tam olmamış”, “olgunlaşmamış”, “geçişini, evrimini tamamlayamamış” bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Hegemonik erkeklik, genç erkeklikler için, ne “işi bitmiş”, “dünyadan kopmuş”, “güçsüz” yaşlı erkeklikler için ise ya “eksik”, “bakıma muhtaç”, “natamam” sakat ya da hasta erkeklikler üzerine kurulmaz. Hegemonik erkeklik hegemonikleşebilmesi, etkileyebilmesi, cazip görünmesi için iktidara, güce, kuvvete muhtaçtır ve bu hem fiziksel kuvvetin, sağlığın ve performansın hem de aklın (deneyimin, görgünün, her türlü eğitimin) zirvesinde olduğu orta yaşta mevcuttur denebilir.

Erkeklik nerelerde oluşur, şekillenir, kimlikleri ve ilişkileri yöneten bir kodlar bütünü haline gelir?

Ya da erkeklik hangi yerlerde ve mekânlarda bulunmayı uygun bulurken hangilerini yakışıksız bulur, tasvip etmez? Yer, mekân ve cinsiyet ile ilgili bu problemleri iki temel eksende düşünmek mümkündür: Bunlardan birincisi erkeklere özgü ve kadınların dışlandığı ya da ancak “konuk” statüsünde, istisna olarak kabul edilebildikleri, mevcudiyetlerinin asla “tam” olmadığı, sınırlandığı alanlar. Hemen akla gelebilecek bazı örnekler; erkekler hamamı, mahallelerdeki kıraathaneler, futbol stadyumları, at yarışı hipodromları, geleneksel birahaneler, madenler, erkek öğrencilere mahsus okullar ve yurtlar, erkek soyunma odaları, askerî kışlalar, camiler, eşcinsel barları, kamyoncu durakları vs…

Herkeste hegemonik erkeklikten bazı yönler, tüm erkekliklerde hegemonik olandan kimi izler var. Erkeğin erkeklik inşası süresince önünde duran beş temel duraktan en sonuncusu evlenip aile kurmak ve baba olmaktır. Erkek iş sahibi de olduktan sonra, ergenlik döneminde başlayan cinsel iktidarını yine karşı cinsinden, bu sefer tek bir kişiyle meşru bir zemine oturtmak ve kocalık, babalık gibi yeni roller üstlenerek elinde bulundurduğu gücü yeni bir düzen içerisinde devam ettirmek zorundadır.

Sonuç olarak, erkek çocuğunun erkekliğe ilk adımı sünnet ile olur, ”amcalara göster pipini” ile başlayan erkeklik inşası, çocuk büyüyüp ergenlik çağına geldiğinde ise herkes tarafından kabul göreceği heteroseksüel davranış eğilimleri olmasıdır. Erkeğin bu aşamadaki görevi başarılı bir heteroseksüel cinsel ilişki yaşayıp “milli” olmasıdır. Sünnetli heteroseksüel erkek, yirmili yaşlarını geçtiğinde “vatan borcu“nu ödemekle yükümlüdür.

Erkekliğin yeniden üretilmesinde fabrika görevini üstlenen kışlalar, eli silah tutan, ailesini vatanını koruyan, güçlü erkek imgesinin yaratılmasında en önemli görevi üstlenmektedir. Askerlik sürecini tamamlayıp erkekliğine değer katan erkek, artık çalışıp eve ekmek getirmekle yükümlüdür.

Tam zamanlı ve kalıcı bir işe giren erkek, iş hayatındaki başarısıyla da erkek, daha yüksek bir statüye ulaşır. Bu erkeğin hegemonik erkeklik inşasını başarıyla tamamlamak için artık önünde tek bir aşama kalır: Evlenip baba olmak. Erkek, çocuklarını terbiye etmek, karısını ise koruyup kollamak için sarsılmaz bir otorite kurmak zorundadır. Eğer bir de erkek çocuğa sahipse değmeyin keyfine. Bu erkeklik döngüsünü sağlayacak “erkek adamın erkek çocuğu” olarak aşamalar nesiller boyu devam edecektir.

“Hem ezilen hem ezen” olmak

Bu ülkede yaşayanlar olarak zorbaların, baskının ve dayatılan kimliklerin ağır yükünün altındaki bu dünyada nefes almaya çalışıyoruz. Gözümüzü açtığımız andan itibaren toplumun üstümüze yıktığı mı, yoksa bizim korunmak için devirip, altında kaldığımız bir kimlik midir bu bilinmez. Bildiğimiz bir şey varsa o da bu sistem içindeki tüm canlıların üstlendikleri roller ve ezilmişliklerinin dereceleri farklı da olsa buna maruz kalmasıdır.
Maalesef ki, eril sistem sadece biz kadınlara değil erkeklere belli sorumluluklar yüklemekte ve erkeklik kimliğini yeniden üreterek inşa etmektedir.

Hani erkek doğası gereği saldırgan, yapıcı, güçlü olmak zorunda tanımlamalarınız var ya o doğanızdan dolayı değil; hegemonik erkekliğe teslim oluşunuzdan kaynaklanıyor.
Ağustos 17, 2016

Kaynak:
R.W. Connel, “Toplumsal Cinsiyet ve İktidar – Toplum, Kişi ve Cinsel Politika”, Çev: Cem Soydemir, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1998.
Barutçu A. , “Türkiye’de Erkeklik İnşasının Bedensel Ve Toplumsal Aşamaları” Ankara, 2013.
https://cenkozbay.files.wordpress.com/2011/12/2013-turkiyede-hegemonik-erkekligi-aramak.pdf E.T. 10.08.2016

gaia dergi

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org