Hogir Ar ile sanat ve militarizm (Röportaj)

Benim için sanat hiçbir zaman sadece estetik bir arayış olmadı. Sanat pratiğim, devlet şiddeti, militarizm ve sömürgeci yapılar karşısında doğrudan politik bir duruş alanı.

14 Haziran 2025 – Ercan Jan Aktaş
“Sanat benim için inkâr edilenlerin görünür kılınması ve hafıza pratiği. Sessizleştirilen gerçekleri ortaya koymak, faili teşhir etmek ve izleyiciyi politik yüzleşmeye çağırmak temel görevim.”

Sanat ile politik bilinç arasında keskin sınırların kalktığı bir çağda, bazı sanatçılar için sanat yalnızca estetik bir arayış değil; aynı zamanda toplumsal bir yüzleşme, hafıza ve direniş alanı.

Êlih’ten (Batman) Heidelberg’e uzanan yolculuğunda bu anlayışı merkezine alan Hogir Ar ile; sömürgecilik, militarizm ve kolektif hafıza gibi ağır temaları sanat aracılığıyla nasıl işlediğini konuştuk.

Ar’ın sanat pratiği, klasik estetik kaygılardan öte, Kürdistan’daki militarizm ve devlet şiddetiyle hesaplaşma, bastırılan hafızaların kamusal alana taşınması ve izleyiciyi tanıklığa çağırma temelli politik bir zeminde inşa ediliyor.

Hogir Ar’ın sanat pratiği, toplumsal eleştiri ve politik duruşu bağlamında nasıl tanımlanabilir? Sanatçı kimliği ile politik bilinç arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

Benim için sanat hiçbir zaman sadece estetik bir arayış olmadı. Sanat pratiğim, devlet şiddeti, militarizm ve sömürgeci yapılar karşısında doğrudan politik bir duruş alanı. Sanatçı kimliğim ile politik bilincim arasında keskin bir sınır yok; ikisi birbirini besleyen ve iç içe geçmiş alanlar.

Sanat, hegemonik anlatıların dışına sızan görünmeyeni görünür kılmak ve kolektif hafızayı yeniden kurmak için güçlü bir araç benim için.

Militarizmle mücadelede sanatın rolü nedir ve bu alandaki politik bilinciniz nasıl başladı?

Sanat, militarizme karşı hem bir direniş hem de hafıza alanı. Kürdistan’da büyüyüp günlük hayatın içinde şiddeti birebir yaşamak, politik bilincimin temelini oluşturdu. Sanatı, bastırılan hafızaları açığa çıkaran, faili teşhir eden ve izleyiciyi tanıklığa davet eden bir araç olarak kullanıyorum.

“Anatomy of Occupation” çalışmanızda militarizmin simgeselliğini dönüştürme açısından ne tür eleştirel anlamlar var?

Bu çalışmada koltuk değnekleri ve bunların tabanındaki silah, şiddet ile iyileşme arasındaki paradoksu gösteriyor. İzleyiciyi bu değnekleri tutmaya çağırarak, bireysel ve toplumsal olarak şiddet döngüsüne nasıl dahil olduğumuzla yüzleşmeye davet ediyorum.

Kürdistan gibi çatışma coğrafyasında sanat yapmak ne gibi zorluklar ve sorumluluklar getiriyor? “Dergûş (Beşik)” çalışmanız bu bağlamda nasıl okunabilir?

Böyle bir coğrafyada sanat sadece estetik değil, aynı zamanda politik bir sorumluluk. Sanat, görünmez kılınanların sesi, bastırılmış hafızanın taşıyıcısıdır. “Dergûş (Beşik)” çalışmam, faili meçhul cinayetler ve hafıza mücadelesini temsil eder. Beşik formu hem yaşamı hem ölümü simgeler; bu, hafızanın bedenselleşmesinin ve devlet inkârına karşı direnişin bir ifadesidir.

Roboski Katliamı ve yerel güvenlik güçlerine yönelik projelerinizde hangi politik motivasyonlar ön planda? “State and Coffin: The Pressure of Power and the Role of the Media” çalışması nasıl okunabilir?

Temel motivasyonum, devlet şiddeti ve medyanın kurduğu hegemonik söylemleri teşhir etmek. “State and Coffin” iktidarın toplumsal baskısını ve medyanın bunu nasıl meşrulaştırdığını görünür kılar. Ayaklar, toplumun baskı altında ezilen kesimlerini ve bastırılan kültürel kimliği simgeler. Kırmızı çizgi, yaşam ve ölüm, hakikat ve inkâr arasındaki sınırı gösterirken, aşılabilirliğine de işaret eder.

Türkiye’de resmi dilde adlandırılmayan ya da inkâr edilen süreçler hakkında sanatçı olarak nasıl bir duruş sergiliyorsunuz?

Sanat benim için inkâr edilenlerin görünür kılınması ve hafıza pratiği. Sessizleştirilen gerçekleri ortaya koymak, faili teşhir etmek ve izleyiciyi politik yüzleşmeye çağırmak temel görevim. Sanatın bu kör noktalarla mücadelede önemli bir alan olduğunu düşünüyorum.

Barışa dair politik ve estetik tahayyülünüz nedir? Sanatın barış kültüründeki rolünü nasıl görüyorsunuz?

Barış sadece silahsızlanma değil, adalet, hakikat ve toplumsal onarım süreçlerini içeriyor. Sanat, bu süreçlerde yüzleşmeyi kolaylaştırıyor, kolektif hafızayı yeniden inşa ediyor ve barış kültürünün somutlaşmasına aracılık ediyor. Estetik, politik dönüşümün duygusal ve kavramsal dilidir.

Hogir Ar hakkında

Heidelberg’de yaşayan, kavramsal sanat, enstalasyon, performans ve heykel alanlarında çalışan disiplinler arası bir sanatçı. Sanatsal yolculuğu, Êlih’te (Batman) başladı.

14 yaşında, sürgün, özlem ve kimlik arayışı gibi temaları ele alan Mavi Sürgün adlı bir şiir kitabı yayımlandı. Êlih’teki Kürt Dil Araştırma ve Geliştirme Merkezi’nde aldığı eğitim, Dengbêj geleneği (müzikal hikâye anlatımı) ile derinlemesine ilgilenmesine olanak sağladı.

Bu süreç, onu sözlü tarih ve baskı altındaki bir dilin aktarımı üzerine düşünmeye yönlendirdi. Hogir Ar’ın sanatı, sömürgeciliğin sürekliliği, kolektif hafıza ve iyileşme süreçlerine odaklanıyor.
————
Ercan Jan Aktaş
Sosyal bilimci, yazar, aktivist. Çalışma alanları toplumsal barış, şiddet, militarizm, toplumsal cinsiyet ve vicdani ret. Sertav Çiya’ya Mektuplar – Yürümek (Anı – Belgesel), Yürümek (Roman),…

Kaynak: Bianet

*************

“Erkek Ol!” buyruğuna direnmek: Zorunlu askerlik, hegemonik erkeklik ve şiddet rejimine karşı vicdani ret – Hogir Ar

Militarist sistem, kırılganlığı tehdit olarak kodlar; çünkü savunmasızlık, duygusallık ve empati gibi özellikler, erkekliğin hegemonik tanımıyla çelişir. Oysa vicdani ret, bu kırılganlığı bir zayıflık değil, bir etik sorumluluk biçimi olarak yeniden tanımlar. (Bakınız: Velvele)

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org