Hedefte ihraç edilmiş polisler ve akademisyenler mi var?
691 Sayılı OHAL KHK’sının askerlikle ilgili düzenlemesini avukat Hülya Üçpınar değerlendirdi. Askere alma usulünde belirsizlik olduğunu söyleyen avukat Hülya Üçpınar, “Makbul vatandaş olarak kabul edilmeyen yurttaşlar KHK’larla işlerinden atıldıkları, sivil ölüme mahkûm edildikleri, cezaevlerine konuldukları gibi şimdi de askerlikle tehdit ediliyorlar” dedi.
Özlem Akarsu Çelik [email protected]
DUVAR- 691 Sayılı OHAL KHK’sında yer alan ve Askerlik Kanunu’na eklenen ‘Ek Madde 10’ merak uyandırdı. “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve askerliğe elverişli oldukları anlaşılan yükümlülerden, yoklama kaçağı ve bakayalar dahil bu Kanunda yazılı geçerli mazereti olmayanlar, Millî Savunma Bakanlığınca belirlenecek celp ve sevk esaslarına göre silah altına alınırlar” diyen maddeyi vicdani ret davalarının tecrübeli avukatı Hülya Üçpınar’a sorduk. ‘691 Sayılı KHK’nın geneline bakıldığında muhalifleri hedeflediği çok açık’ diyen Avukat Üçpınar’a göre ‘bu maddenin ilk hedefi, KHK’larla ihraç edilen polisler ve akademisyenler olabilir.’ Avukat Hülya Üçpınar’ın 691 Sayılı KHK’nın askerlikle ilgili düzenlemesi hakkındaki yorumu şöyle:
‘KHK’LARLA İHRAÇ EDİLENLER İLK HEDEFTE OLABİLİR”
Bu maddeden anlaşılan askerliğin, Askerlik Yasası’nda yazılan yükümlülük olma özelliğinden farklı olarak yurttaşlara bir tehdit aracı olarak kullanılması. Makbul vatandaş olarak kabul edilmeyen yurttaşlar KHK’larla işlerinden atıldıkları, sivil ölüme mahkûm edildikleri, cezaevlerine konuldukları gibi şimdi de askerlikle tehdit ediliyorlar. Ayrıca öyle görünüyor ki, KHK’larla işlerinden atılan polisler ve akademisyenler ilk hedefte olabilir.
ASKERE ALMA USULÜNDEKİ BELİRSİZLİK
Askerlik Yasası’nın 1’inci Maddesi uyarınca ‘Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur.’ Askerlik Kanunu ve Askeri Ceza Kanunu’nda tanımlanan yoklama kaçağı ve bakayalık da yasada tanımlanan yükümlülüğün bir sonucu. Yani yükümlü sayılan kişiler zaten Milli Savunma Bakanlığı tarafından belirlenecek sevk ve esaslara göre silah altına alınırlar. Bu hüküm eğer burada yazandan başka bir anlam ifade etmiyorsa var olanın dışında bir düzenleme getirmiyor. Asıl sorun burada yazandan farklı bir anlam ifade ediyor olup olmadığı; yani Ek Madde 10’un ilk bölümünde belirtilen nitelikte oldukları ‘saptanan’ kişilere Askerlik Yasası’nın genel hükümleri dışında farklı bir askere alma usulünün öngörülüp öngörülmeyeceği. Bu belirsiz.
İLTİSAK VE İRTİBAT MAHKEMELERCE Mİ, İDARİ KARARLA MI BELİRLENECEK?
691 sayılı KHK’nın çeşitli maddelerinde ‘terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı bulunanlar’a ilişkin düzenlemeler yer alıyor. ‘İltisaklı ve irtibatlı olması’na dair saptamanın nasıl yapılacağı, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi çerçevesinde tartışılabilecek bir mesele. Bireylerin iltisaklı ve irtibatlı olup olmadığı bir idari kararla değil kanunen yetkili ve görevli mahkemeler aracılığı ile belirlenmelidir.
YOKLAMA KAÇAKLARI VE BAKAYALAR İÇİN ‘SİVİL ÖLÜM’
Yoklama kaçakları ve bakayalar yakalandıklarında tutanak tutuluyor, bırakılıyorlar ve sonradan para cezası geliyor bu kişilere. Ancak insanların seyahat özgürlüğü sınırlanmıyordu. Bu KHK ile belki de bir kısım yurttaş için seyahat, çalışma özgürlüğü kısıtlanacak. Askerliğini yapmamış olan yoklama kaçakları ve bakayalar için bir sivil ölüm yaratılacak gibi görünüyor. Vicdani retçiler zaten sivil ölüme mahkûmlardı. Bu KHK’dan anlıyoruz ki denetim artacak ve sivil ölümün koşulları daha da ağırlaşacak. 691 Sayılı KHK’nın geneline bakıldığında muhalifleri hedeflediği çok açık’
Kaynak: Gazete Duvar
**
‘Sakıncalı piyade’ler artacak / Hülya Üçpınar – Gazete Duvar
**
Son KHK’deki düzenleme: ‘Fişleyerek askere gönderme var, bütün muhalifler etkilenebilir’
23 Haziran 2017 16:50
HABER MERKEZİ – OHAL kapsamında çıkarılan 691 sayılı yeni KHK’de yer alan Askerlik Kanunu’ndaki değişikliği değerlendiren avukat Davut Erkan, düzenlemede geçen ‘irtibat ve iltisak’ sözcüklerinin ucu açık ifadeler olduğunu belirterek, bu sebeple ‘düzenlemenin muhalifleri fişleyerek zorla silah altına alma riski taşıdığına’ dikkat çekti. Erkan, “Fişlenerek askerliğe sevk edilecek kişiler hayati tehlike ile de karşı karşıya olacak” dedi.
Haber: Altan Sancar
OHAL kapsamında çıkarılan 691 sayılı yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile askerlik kanununda yapılan değişiklik tartışılmaya devam ediyor.
Yapılan değişiklikle Askerlik Kanunu’na eklenen yeni maddede şu ifadeler yer alıyor:
“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve askerliğe elverişli oldukları anlaşılan yükümlülerden, yoklama kaçağı ve bakayalar dahil bu Kanunda yazılı geçerli mazereti olmayanlar, Millî Savunma Bakanlığınca belirlenecek celp ve sevk esaslarına göre silah altına alınırlar.”
Kimi hukukçulara göre düzenlemeyle ‘darbe girişiminden sonra emniyetten ihraç edilen polislerin silah altına alınması planlanıyor, hukukçuların bir kısmı ise düzenlemedeki ifadeler nedeniyle ‘iktidar muhalifi olan ve askerlik yapmamış tüm kişilerin silah altına alınma riski’ ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.
Vicdani Ret Derneği avukatlarından Davut Erkan, düzenlemeyi Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
Erkan’a göre ise düzenlemeyle ‘muhalifler askere alınarak kontrol altında tutulmak isteniyor’.
OHAL sürecinin keyfi olarak ilerlediğini belirten Erkan, mahkeme kararına ihtiyaç duyulmadan insanların örgütler ile idari olarak ilişkilendirilebileceğini söylüyor.
‘Düzenleme devletin kendi çelişkisinden kaynaklanıyor’
Düzenlemenin devletin kendi iç çelişkilerinden kaynaklandığını belirten Erkan, bir yandan askerliğin zorunlu kılındığını bir yandan da vatandaşlarının bir bölümünün “düşman” ilan edildiğini ifade ediyor:
“Düzenlemenin ve KHK’nin gerekçesi henüz ortada yok, ancak anladığımız kadarı ile devlet ‘terörist’ olarak tanımladığı kişilere normal biçimde eline silah vererek bana askerlik yap diyemiyor. FETÖ’nün terör örgütü ilan edilmesi ile birlikte, devletin terörist havuzu çok fazla doldu ve artık FETÖ’cüleri de kedisine yönelik eylem gerçekleştirebilecek insanlar kategorisinde görüyor. Şimdiye kadar devrimciler, anarşistler ve sosyalistler vardı, ama şimdi FETÖ gibi toplum içerisinde örgütlenmiş bir yapılanmayı da terör örgütü olarak görüyor.
Bahsettiğimiz kişilerin zorunlu asker olarak ordunun içerisinde olmasından dolayı da devlet kendini güvende hissetmiyor. Devlet bu nedenle bu kişileri askere gönderirken, fişlemeyi ve sonrasında askere göndermeyi hedefliyor. Bu düzenleme devletin kendi çelişkisinden kaynaklanıyor aslında. Bir taraftan askerliği herkese zorunlu kılarken, bir yandan da vatandaşlarının bir bölümünü düşman ilan ediyor. Kendi düşmanını kendi ordusunun içine alıyor ve bunu bir nevi truva atı olarak görüyor. Bahsettiğimiz durumu da ortadan kaldırmak amacı ile getirilmiş bir düzenleme anladığımız kadarı ile.”
‘Ucu açık ifadeler bütün muhalifleri etkileyecektir’
KHK’lerde yer alan ‘irtibat ve iltisak’ sözcüklerinin ucu açık ifadeler olduğuna dikkat çeken Erkan, bu sözcüklerin tüm muhalifleri etkileyeceğine vurgu yapıyor.
Zorunlu askerlik sırasında yaşanan şüpheli ölümleri de hatırlatan Erkan, fişlenerek askere alınacak insanların hayati tehlikelerinin de olabileceğini belirtiyor:
“Bütün OHAL sürecinde ve KHK’lerin uygulanması sürecinde OHAL’in amacı dışında bir keyfiyet ile hareket edildi. Barış İçin Akademisyenler, Eğitim-Sen’liler, muhalifler, sosyalistler ve Kürtler OHAL’in verdiği yetkilerden faydalanılarak mağdur edildiler. OHAL ile yapılan bütün düzenlemelerin OHAL’in amacına uygun yapılması gerekirken, tam tersi yapıldı. Yani bir darbe teşebbüsü varsa ve bunu da FETÖ adı verilen örgüt gerçekleştirdi ise alınan önlemlerin de o amaca yönelik olması gerekirdi. Ama öyle olmadığını, bütün muhalefeti sindirmek için kullanıldığını gördük.
OHAL uygulamalarının aynısı burada da geçerli, yani mahkeme kararına gerek duyulmayacak. OHAL döneminde nasıl ki insanlar ‘irtibat ve iltisak’ söylemi üzerinden görevlerinden atıldıysa, pasaportları iptal edildiyse bu yuvarlak cümleler bütün muhalifleri etkileyecektir. Bu durum askeriye içinde yaşanan ölümlere kadar uzanabilir. Çünkü idarenin belirleyeceği biçimde fişlenerek askerliğe sevk edilecek kişiler hayati tehlike ile de karşı karşıya olacak. Ordunun içinde diğer askerler tarafından şiddete ve saldırıya maruz kalabilirler, ancak ayrı bir şekilde askere alınacaklarsa komutanlar tarafından hak ihlallerine maruz kalabilirler. Yine bu şekilde askere alınacak insanların kendilerine verilecek görevler nedeni ile yaşam tehlikesi, şiddet görme ve hak ihlallerine uğrama durumu ile karşılaşabilirler.”
‘Baskıların daha da artacağı bir döneme giriyoruz’
Düzenlemeden vicdani ret açıklaması yapan yurttaşların da etkilenebileceğini belirten Erkan, vicdani retçilerin devlet tarafından belirlenen sevk esaslarına da uymayacaklarına vurgu yapıyor:
“Tüm vicdani retçiler için söyleyemeyiz, ama Kürt ya da devrimci olduğu için vicdani ret açıklaması yapan insanları da devlet herhangi bir örgüte yamayarak askere sevk etmeye çalışabilir. Vicdani retçiler öyle ya da böyle askerlik yapmamayı kafasına koyan insanlar oldukları için devletin sevk esaslarına da uymayacaklardır. Ancak düzenlemeyi gördükten sonra vicdani retçiler dahil olmak üzere asker kaçakları üzerindeki baskıların daha da artacağı bir döneme gireceğimizi söyleyebiliriz.”
Kaynak: Gazete Karınca
**
CHP’li Dursun Çiçek: Asker kaçakları suçlular gibi aranacak
Zorunlu askerliğe ilişkin Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen yeni düzenlemeyi değerlendiren CHP’nin asker kökenli milletvekili Dursun Çiçek’e göre, bugüne kadar daha esnek bir tutum izlenen bakayalar ile yoklama kaçakları bundan sonra “Suçlular aranır gibi aranacak.” Çiçek, bu şekilde askere alınacakların “sakıncalı piyade” muamelesi göreceğini de belirtti.
ANKARA – 691 Sayılı KHK ile Askerlik Kanunu’na eklenen madde ile “terör örgütleri ile ilişkisi tespit edilmiş kişilerden askerliğini yapmamış olanlar, yoklama kaçağı ve bakayalar Milli Savunma Bakanlığınca belirlenecek celp ve sevk esaslarına göre silah altına alınacak” hükmü getirildi. Düzenlemenin özellikle kamudan ihraç edilen polislerden 10 yıllık kamu hizmetini tamamlamayanlar için çıkarıldığı yorumu yapılıyor.
CHP’nin asker kökenli milletvekili ve Meclis Savunma Komisyonu üyesi Dursun Çiçek düzenlemenin ardından Milli Savunma Bakanlığı’nın hazırlayacağı yönetmeliğin görülmesi gerektiğini ama bu haliyle örgütle ilişkili olan yoklama kaçağı ve bakayaların daha sıkı takip edileceğini söyledi. Çiçek, “Sanırım yönetmelikle yapacakları düzenlemeyle bu durumdakilerin takibi aynı ‘suçlu takibi’ gibi daha sıkı kurallara bağlanabilir” dedi.
SAKINCALI UYGULAMASI ALENİ OLACAK
12 Eylül döneminde silah ve mühimmat verilmeyen “sakıncalı” uygulamasını hatırlattığımız Çiçek bu konuda şunları söyledi: “Onların bakaya işlemlerinin özel bir durumu yoktu. Sadece askerlik işlemlerinde takip edilirdi. Açık resmi bir uygulama değildi. Personel kendi inisiyatifiyle yapardı. Her an bir saldırganlık beklendiği için silah, mühimmat verilmezdi. İdari tedbirlerle yürütülüyordu. Demek ki bu şimdi aleni hale getirilecek.”
YOKLAMA KAÇAĞI-BAKAYA TAKİBİ SIKILAŞACAK
‘Askerlik hizmeti yapmak durumunda kalacak ihraç edilmiş polislerin topluca askere alınmasının söz konusu olup olmayacağını sorduğumuz Dursun Çiçek, topluca yakalama mümkün olmayacağı için toplu alımın da çok söz konusu olamayacağını söyledi ve kaçakların askere alınmalarıyla ilgili takibin sıkılaşacağını belirtti.
Peki bu durum örgütlerle ilişkisi olmamış ama yoklama kaçağı ve bakaya durumdakileri nasıl etkileyecek? Çiçek, “Listede ismi olanlar aranırken bu konuya önem verileceği için diğer bakayaların yakalanma olasılığı da bir kaç kat artacaktır. Genel güvenlik uygulamaları özellikle bakayalar için önemli hale gelecektir. Örgütsel olmasa bile bu şekilde yakalananlar artacaktır” dedi.
‘Terörle ilişkili olduğu’ gerekçesiyle ihraç edilenlerden askere alınacaklara silah ve mühimmat verilmemesi sürpriz olmayacak. Ancak Çiçek’e göre bu idari bir tedbir olarak uygulanır, bunun resmi hale gelmesi Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder.
BAKAN IŞIK ‘SAKINCALI PİYADE’ DEMİŞTİ
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 13 Ocak 2017 tarihinde yaptığı açıklamada, ihraç edilen polislerin askerlik görevini nasıl yapacakları ile ilgili şunları söylemişti:
“Nasıl askerlik yapacakları konusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin aslında geçmişe dayanan ciddi bir birikimi var. Yani kamuoyunun eskiden ‘sakıncalı piyade’ diye bildiği, aslında askerlik yapması noktasında birtakım sıkıntıların olduğu isimlerle ilgili bir geri hizmet ve idari faaliyetlerde bunlar daha çok görevlendirilecek. Silahsız ve mühimmatsız nöbetlerde bulunacaklar. Ayrıca gözetim ve kontrol altında askerlik hizmetlerini ifa edecekler.”
Kaynak: Gazete Duvar
**
‘FETÖ’den atılana silahsız askerlik!
“10 yılı bitirmeden meslekten ihraç edilen polisler risk oluşturabilir”
23 Haziran 2017
Hükümetin OHAL kapsamında dün (22.06.201) yayımladığı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Askerlik Kanunu’na bir madde eklenerek FETÖ ile iltisaklı kişilerin askerliklerini “silahsız” olarak yapmalarının yolu açıldı. Emekli askerî hukukçular düzenleme ile özellikle polislikten ihraç edilenlerin risk oluşturmalarının önüne geçilmek istendiğini vurguladı.
Cumhuriyet gazetesinden Sertaç Eş’in haberine göre, hükümetin OHAL kapsamında dün yayımlandığı 25. KHK ile Askerlik Kanunu’na şu madde eklendi: “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve askerliğe elverişli oldukları anlaşılan yükümlülerden, yoklama kaçağı ve bakayalar dahil bu Kanunda yazılı geçerli mazereti olmayanlar, Millî Savunma Bakanlığınca belirlenecek celp ve sevk esaslarına göre silah altına alınırlar.”
“10 yılı bitirmeden meslekten ihraç edilen polisler risk oluşturabilir”
Düzenleme ile ilgili bilgi veren emekli askeri hukukçular şu değerlendirmeyi yaptı:
“Darbe girişiminden sonra emniyetten çok sayıda polis ihraç edildi. Yasaya göre, 10 yıl hizmet eden polisler askerlikten muaf tutuluyordu. Ancak 10 yılı bitirmediği halde meslekten ihraç edilen polisler var. Bu kişiler, silahlı görev yaptıklarında risk oluşturabilir diye algılanmış olabilirler. Bu düzenleme kişilerin silahsız ve farklı şekillerde askerlik hizmetlerini yapmalarına olanak verir. Ayrıca harp okullarında ve astsubay meslek yüksek okullarından FETÖ iltisakı gerekçesiyle ihraç edilenler de bu kapsamda değerlendirilmiş olabilir.”
Hukukçular düzenlemenin, FETÖ dışındaki tüm terör örgütleri ile iltisaklı olanları da kapsadığını belirterek, “Diğer terör örgütleri ile iltisakı olduğu belirlenen kişilerin de güvenlik güçlerinin içine sızmalarını engellenmesi amaçlanabilir. Bu düzenleme o anlamda da geniş ve kapsayıcı” değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: T24