Hekimler duruşmada barışı savundu: İnsan olmak yeterlidir
27 aralık 2018
‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dedikleri açıklama nedeniyle yargılanan TTB yöneticileri, duruşmada barışı ve hekimlik onurunu savundu.
ARTI GERÇEK – Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyelerinin ‘Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur’ açıklaması nedeniyle yargılandığı davanın ilk duruşması bugün görüldü.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ve ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla tutuksuz yargılanan TTB’nin 11 yöneticisi katıldı.
Duruşmayı TTB üyelerinin yanı sıra CHP milletvekilleri Burhanettin Bulut, Candan Yüceer, Mahmut Tanal, Murat Emir, Utku Çakırözer, Gamze Taşçıer, eski milletvekili Şenal Saruhan, HDP milletvekilleri Semra Güzel ve Tülay Hatimoğulları, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, KESK Eş Genel Başkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik, SES Eş Genel Başkanı Gönül Erdem, TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu izledi. Ankara, Mersin, İzmir, Adana baro başkanları da duruşmaya katıldı.
‘SAĞLIKLI BİR TOPLUM İÇİN BARIŞ DİYORUZ’
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, ilk olarak açıklama yapıldığı dönem TTB’nin Merkez Konsey Başkanı olan Prof. Dr. Raşit Tükel savunma yaptı. Tükel, 29 Ocak 2018 günü savaşın bir hak sağlığı sorunu olduğunu belirten açıklama nedeniyle TTB yöneticisi 10 kişi ile birlikte gözaltına alındıklarını hatırlattı. İddianameye göre, 1 Eylül 2016’da Dünya Barış Günü açıklaması nedeniyle de suçlandıklarını söyleyen Tükel, Füsun Sayek’in 1998’de yaptığı ‘Biz hekimiz. Dünyayı daha yaşanılır bir yer yapmayı sorumluluk olarak görüyoruz. Barış yoksa şiddet egemense sağlıklı olmak yalnızca bir avuç tacirin hakkıdır’ şeklindeki sözlerini hatırlattı. TTB’nin savaş ve göç konulu çalışmaları hakkında bilgi veren Tükel, “Biz sağlıklı bir toplumu savunduğumuz için barış diyoruz” dedi.
‘HEKİMLER SİLAHSIZ ÇÖZÜM İSTER’
Evrensel hekimlik ilkelerine sahip çıktıklarını ifade eden Tükel, sağlık sorunlarıyla ilgili açıklama yapmalarının görevlerinin bir gereği olduğunu kaydetti. Tükel, bu açıklamanın yalnızca belli bir yer ve zamanla ilgili olmadığını, evrensel bir bilgiyi içerdiğini belirtti. Hekimlik mesleğinin evrensel değerlerine bağlı olarak yaptıkları bu açıklamanın TTB tarafından farklı tarih ve durumlarda pek çok kez yapıldığını söyleyen Tükel, “Hekimler silahsız çözüm ister” dedi. Bilgisayarında bulunan 10 Ekim 2015 tarihli metinin iddianameye girdiğini belirten Tükel, bu metnin, Ankara Katliamı’nın hemen ardından DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin yaptığı ortak basın açıklaması olduğunu söyledi. Tükel, “Açıklamalarımız barış içinde yaşama talebini içermektedir” dedi ve bunun ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
‘HEKİM OLMAYA GEREK YOK, İNSAN OLMAK YETERLİ’
TTB eski Merkez Konsey üyesi Prof. Dr. Taner Gören ise, “İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime dair yemin ettim” dedi, ayrıca halkın sağlığını korumak ve savaş kararları alanlara uyarıda bulunmak gibi bir görevleri olduğunu kaydetti. Gören, son derece naif bir açıklama nedeniyle evlerinin basıldığını, işyerlerinin arandığını belirterek, “Elime kelepçe takarak çalışma arkadaşlarımın önüne çıkardılar. Bu gerçekten anlaşılır bir şey değildi. Demek ki ülkemde adaletin refleksi böyle bir şey” diye konuştu. Suriye’de 7 yıldır süren savaş karşısında kayıtsız kalınamayacağını dile getiren Gören, Suriye iç savaşına dair bazı veriler aktardı. Savaşta en çok çocukların ve kadınların zarar gördüğünü dile getiren Gören, “Bu tablodan etkilenmek için hekim olmaya gerek yok, sadece insan olmak yeterlidir” dedi.
‘YÖNETİCİLERİ UYARMAK GÖREVİMİZ’
Dünyanın savaşlar nedeniyle yaşanmayacak hale getirildiğini dile getiren Gören, iddianamede ‘operasyonun sivil halka karşı yapılıyormuş izlenimi vermek, örgüte meşruiyet kazandırmaya çalışmak’ gibi suçlamalar yöneltildiğini hatırlattı. Gören, “Çözümü silahta, savaşta arayan herkes için yaptık bu açıklamayı. Savaşların son bulması için savaşın bir halk sağlığı sorunu oluğunu yöneticilere hatırlatmak için yaptık. Bu metinden suç üretilmesi mümkün değil. Böyle bir suçu kabul etmiyorum ve beraat talep ediyorum” dedi.
Dr. Sezai Berber, evindeki binlerce kitap arasından 3 kitaBIN seçilip, bu kitaplarda yazılanların iddianamede kendi görüşü gibi yansıtıldığını belirtti. Berber, suçlamaları kabul etmeyerek, beraat talep etti.
İzmir Tabip Odası Başkanı ve öğretim görevlisi Funda Obuz, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını ifade ederek, “Biz hekimler sağlıklı yaşam koşullarını bozacak her türlü koşullara karşı çıkarız. Bu açıklama da bu düşüncelerimizin bir parçasıdır. Tüm dünyada savaşların, çatışmalı ortamların olmaması, çocukların sağlıklı olarak büyüyebilmesi en temel dileğimizdir” diye konuştu.
‘VAZGEÇİLEMEZ OLAN ONURLU VE SAĞLIKLI YAŞAM HAKKIDIR’
Şeyhmus Gökalp, açıklamanın ardından kendilerine yönelik nezaketten yoksun bir yaklaşımla karşılaştıklarını, tehdit ve hakaret mesajları aldıklarını ve haklarında soruşturma başlatıldığını basından öğrendiklerini söyledi. Avukatlarının savcılığa giderek ifade verebileceklerini söylemelerine rağmen evleri basılarak, kelepçelenerek gözaltına alındıklarını kaydeden Gökalp, gözaltı süreci ve TTB’nin basılmasının ülke tarihinde bir ilk olduğunu söyledi. Merkez Bankası’nın Diyarbakır Şubesi’nin kendisi gözaltındayken sözleşmeyi fesh ettiğini anlatan Gökalp, yaptıkları açıklamanın yorumlardan uzak anlaşılır bir şekilde ortada olduğunu söyledi. Gökalp, “İnsan yaşamını koruma, silahlı çatışma ortamlarında hekimlerin evrensel tutumunu kapsamaktadır. Vazgeçilemez, ertelenemez olan; onurlu ve sağlıklı bir yaşam hakkıdır. Hekimler olarak da bizim en başat görevimiz ayrımsız olarak insan yaşamını savunmak, insan yaşamını tehlikeye düşüren her faktör ile mücadele etmektir” diye konuştu. Gökalp, Twitter paylaşımlarının şiddet çağrısı ya da hakaret içermediğini belirterek, eleştirel düşünceleri olduğunu söyledi.
‘HAKİKAT ÖTESİ BİR KURGU’
Ayfer Horasan, iddianamenin hakikat ötesi bir kurgu ile düzenlenmiş olduğunu söyledi. Horasan, şöyle konuştu:
“Hakikatin bir gün mutlaka açığa çıkmak gibi bir gücü vardır. Savaş karşıtlığı ve barış talebi konjonktürel olarak değişmeyecek kavramlardır ama bizim ülkemizde siyasetin herşeyi, herkesi topyekün hizaya sokmaya dönük tavrı ve insanların baskı karşısında geri çekilme refleksi toplumları bu kavramlardan uzaklaştırdı. Ama ne mutlu ki korku ortamlarına rağmen barışı talep eden sözler söylenmeye devam edilecektir. Bizler de savaş bir tabiat kanunu değildir demeye devam edeceğiz. Biz hekimler, savaş bir halk sağlığı sorunudur dediğimiz zaman bu topraklarda barış umudunun hâlâ var olmasına da vesile olmuş oluyoruz.”
‘DOĞAL BARIŞ ELÇİLERİYİZ’
TTB Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, söz konusu açıklamanın ardından ülkeyi yönetenler tarafından hedef gösterildiklerini kaydetti. Polis tutanaklarından iddianameye kadar karşılarına çıkan dosyanın gerçekleri yansıtmadığını ve özenden yoksun olduğunu ifade eden Yılmaz, hekimlerin insanlara zarar verecek savaşlara, işkenceye karşı olduğunu, yaşamı savunduğunu dile getirdi. Yılmaz, “Hekimler yaşamdan yana taraf olmak zorundadırlar. Onların mesleği bunu emreder” dedi. AKP iktidarının sağlık politikalarını da eleştiren Yılmaz, TTB tüm baskılara karşı toplum yararına olan koruyucu sağlık, aşı, kadın ve bebek sağlığı, modern tıp, sağlıkta eşitlik, nitelik, parasız sağlık taleplerinden vazgeçmemiştir” dedi. Yılmaz, Füsun Sayek’in ‘TTB halk sağlığına bir köprüdür’ sözlerini hatırlattı. Ailesinin banka hesaplarına kadar araştırıldığını kaydeden Yılmaz, iddianamede TTB’nin çeşitli siyasi partilerden talimat aldığı iddiasına yanıt verdi. Yılmaz, “TTB hiçbir siyasi kalıba sokulamayacak ve hiçbir kurumdan talimat alması söz konusu olamayacak bir kurumdur” dedi, özgürlüklerine, bağımsızlıklarına ve bilime tutkun olduklarını dile getirdi. Yılmaz, yargıçların asıl ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ demeyen bir hekim örgütüne karşı harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, toplumun tüm kesiminin sağlık ve yaşam hakkını savunduklarını hatırlatarak, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek suçlamasının yaptıkları işin doğasına aykırı olduğunu dile getirdi, hekimlerin doğal barış elçileri olduğunu söyledi.
‘SAVAŞIN SON BULMASINI İSTİYORUM’
TTB eski Merkez Konsey üyesi Hande Arpat, kadın ve çocuk sağlığını gözeterek açıklamada bulunduklarını anımsattı. Arpat, “DAİŞ’e karşı paylaştığım videolar örgüt propagandası olarak soruşturmaya konu edilmiştir. Kadın ve hekim olarak her türlü şiddet ve savaşın son bulmasını istiyorum” dedi.
‘SAVAŞ SADECE DEVLETLER ARASINDA OLMUYOR’
Dr. Yaşar Ulutaş, insanlık adına savunma yapacağını söyledi. Sokrates’in tarihi savunmasından alıntı yapan Ulutaş, “Karanlık günlerde her şeyden çok fazla olan gerçeğin zamanla ortaya çıkmasıdır. Dün hekimliği, sağlığı ve barışı savunduk. Şiddet tüm yoğunluğu ile kendini hissettirmektedir. Okulda öğretmenler, hastanede hekimler, adliyede avukatlar şiddete maruz kalmaktadır. Komşumuz Suriye’de yaşananlar 3,5 milyon Suriyeliyi mülteci konuma getirmiştir. Savaş sadece devletler arasında olmamaktadır. Yerleşim yerlerinde olmaktadır, çocuklar ölmektedir” diye konuştu.
‘BARIŞ İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİM’
TTB Merkez Konsey üyesi Selma Güngör de “Savaşların farklı yönlerini biliriz. Doğmasına yardım ettiğimiz, yaşatmak için uğraştığımız insanların cephelerde öldüğünü gördük. İyileştirdiğimiz yaralıları ölmek-öldürmek üzere gönderildiğini gördük. Bu nedenle savaş bir halk sağlığı sorunudur ve önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. Savaşın ne olduğunu ve barış içinde yaşamanın bir hak olduğunu biliyoruz. Barıştan ve barış istemekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. 56 yaşındayım. Ömrümün yarısında Kürt meselesinden kaynaklanan ölümlere şahitlik ettim. Barışa katkıda bulunmak için çalıştım. Şiddeti teşvik etmeyen düşüncelerimin suç olmasını anlamıyorum. TTB olarak şiddetin karşısında durduk, barış çabaları ve açıklamaları insanların sağlığını korumak için yapılmıştır” diye konuştu.
‘YAŞAM HAKKINI SAVUNDUK’
TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Bütün çabam insanların daha sağlıklı ve sakat olmadan yaşamını sürdürmesi içindir. İnsana dair, insanın sağlığına dair çalışıyoruz. Ne kimsenin propagandasını yaptık ne de suç işledik. Yaşam hakkını savunduk. Bir açıklama yaparken tek kaygımız birilerinin rahatsız olup olmaması değil doğru olup olmadığıdır” diye konuştu.
Hekimlerin savunmalarının ardından avukatların savunmalarına geçildi.
TÜRKDOĞAN: BARIŞ İSTEMEK HAK, SAVAŞ İSTEMEK SUÇTUR
İHD Eş Genel Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan, hekimlerin yaptığı açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye’deki hekimler kendi meslek örgütlerine sahip çıktılar” diyen Türkdoğan, hekimlerin sağlık ve barış hakkını savunduğunu dile getirdi. “Barış istemek haktır, savaş istemek ise bana göre suçtur” diyen Türkdoğan, suç unsuru oluşmadığını, derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini ifade etti.
YÜCEL: BU DAVA YALANLAR MANZUMESİ
İzmir Baro Başkanı Avukat Özkan Yücel ise “Siyasi iktidarın kendisi gibi düşünmeyenler üzerinde sopa salladığı ve bunu da yargı üzerinden yaptığı bir dönemden geçiyoruz” dedi. TTB’nin söz konusu açıklamasını okuyan Yücel, “Hangimiz bu metnin altına imza atmayız? Hangimiz bu metnin bir terör örgütünün propagandasını yaptığını söyleyebiliriz” diye sordu. Yücel, davayı “Yalanlar manzumesi” olarak tanımladı. Hekimlerin çok onurlu davrandığını dile getiren Yücel, bir itibarsızlaştırma operasyonu ile karşı karşıya olunduğuna işaret etti. Yücel, TTB’nin yaptığı 570 açıklamadan birkaçını örnek göstererek, bunların içinden iki tanesinin cımbızla çekilip iddianameye konulduğunu söyledi.
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Tevfik Karahan, “Savaş çığırtkanlığı yapanların kahraman ilan edildiği, barış isteyenlerin sanık sandalyesine oturtulduğu bir döneme tanıklık ediyoruz” dedi. Tahir Elçi’yi anan Karahan, “Savaşın karşısında olmaya devam edeceğiz” diye ekledi.
SAVCI HEKİMLERİN CEZALANDIRILMASINI İSTEDİ
Avukatların savunmasının ardından savcı mütalaasını sundu. Savcı, hekimlerin ‘örgüt propagandası’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlamasından cezalandırılması, Hande Arpat’ın ayrıca sosyal medya paylaşımları nedeniyle de cezalandırılmasını, Şeyhmus Gökalp’ın sosyal medya paylaşımlarından beraat ettirilmesini talep etti.
Bunun üzerine Avukat Ziynet Özçelik, savcının mütalaayı savunmalardan önce hazırladığının anlaşıldığını belirterek, “İddia makamı mütalaasını hazır olarak sunmuştur” dedi. Böyle bir mütalaa ve savcılık talebi karşısında kovuşturmanın genişletilmesi için süre isteyen Özçelik, hazırlık soruşturmasının usule uygun yürütülmediğini, kovuşturma aşamasında da savcının görevlerini yerine getirmediğini belirtti.
Mahkeme heyeti, süre talebini kabul ederek duruşmayı 20 Mart 2019 tarihine erteledi.
Kaynak: Artı Gerçek