Tıbbi uygulamalarda vicdani ret? – Murat Civaner

“Kürtaj cinayettir”, “Ceninin yaşamı insan yaşamı kadar değerlidir” gibi inanç temelli söylemler ve gebeliğin sonlandırılması hizmetleri önüne -şimdilik politika düzeyinde olmasa da- uygulamada çıkarılan güçlüklerle birlikte, sağlık çalışanları arasında kişisel değerlerin mesleki değerlerin önüne geçirilebileceği düşüncesi kök salıyor.

“Vicdani Retçi” Hekimlere Diploma Verilmeyecek

Toplumsal sözleşme zayıflıyor. Mesleki yükümlülüklerin zeminini yitiriyoruz. Vicdani ret gibi kavramlar postmodern akıllarla çarpıtılıyor.

İstanbul – BİA Haber Merkezi 17 Haziran 2014, Salı 12:22
“Yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel seçim ya da toplumsal konuma göre değerlendirmelerin görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğim.” – Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi

Birleşik Krallık Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Kraliyet Okulu, hastalarına gebeliği önleyici tıbbi yöntemleri uygulamayı ya da reçete etmeyi reddeden hekim ve hemşirelere diploma vermemeyi kararlaştırdı[1] .

Okulun “vicdani ret”e ilişkin düzenlemelerine göre, öğrenci hekim ve hemşireler eğitim programının diğer tüm gerekliliklerini yerine getirmiş olsalar dahi, hastaya gebeliği önleyici sağlık hizmetlerini sunmayı reddettikleri taktirde diploma alamayacaklar.

Geçtiğimiz Şubat ayında güncellenen söz konusu düzenlemeye göre, “Kuramsal ve uygulamalı eğitim programını tamamlamak, gebeliği önlemeye yönelik olarak tüm hormonal kontrasepsiyon biçimlerini reçete etmek ve rahim içi yöntemleri önermek konusunda istekli olunacağı anlamına gelmektedir. Eğitim programını tamamlamakta başarısız olmak ise, adayları diploma almak konusunda yetersiz kılar.”

Türkiye’de de önemli bir sorun

Bu sorun Türkiye için de önemli bir başlık. “Kürtaj cinayettir”, “Ceninin yaşamı insan yaşamı kadar değerlidir” gibi inanç temelli söylemler ve gebeliğin sonlandırılması hizmetleri önüne -şimdilik politika düzeyinde olmasa da- uygulamada çıkarılan güçlüklerle birlikte, sağlık çalışanları arasında kişisel değerlerin mesleki değerlerin önüne geçirilebileceği düşüncesi kök salıyor. Hatta, haberde yer verildiği gibi, kimileri böyle bir uygulamaya izin verilmezse “sağlık çalışanlarına kişisel değerleri temelinde ayrımcılık yapılmış olacağı”nı ileri sürüyor.

Tıbbi uygulamalarda vicdani ret?

Zorunlu askerliğe karşı duruşun / savaş karşıtlığının adıyla bildiğimiz vicdani ret kavramının, kişinin değerlerine saygı temelinde benzeşim kurularak tıp mesleklerine uyarlanması bir meşruiyet çağrışımı yaratabilir. Oysa burada kişisel değerlere / bireyin özerkliğine kamusal alanda saygı gösterilmesi gerektiği değil, kişisel değerlerin tıp meslek ahlakının üstünde olduğu iddiası söz konusu.

‘Ayrımcılık’ gibi ayakları havada yorumların kafa karıştırmasına izin vermemeli. Ayrıca bu konu tıp eğitiminde özel bir hedef olmalı: kişisel düzeyde ahlaki değerlerimiz farklı olduğu için tıbbi kararlarda mesleki değerleri dikkate almak gerektiği, aksi durumda ayrımcılığa kapı açılacağı, mesleği vicdan gibi kişisel/göreli kavramlarla yürütmenin mesleğe duyulan toplumsal güveni –bir de bu nedenle- örseleyeceği anlatılmalı öğrencilere.

Gericiliğin yükselmesi, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan politikaların yaygınlaşması mesleki erdemleri geliştirmeye yönelik eğitimin önemini artırıyor.

Mesleki değerleri korumak güçleşirken

Öte yandan, mesleki erdemleri gerekçelendirmek, yaşama geçirmek ve gereksinime göre hizmet sunmak, aynı nedenle güçleşiyor. Örneğin ülkedeki birincil hasta/müşteri hakkı hekim ve kurum seçme hakkı biçiminde tanımlanmış iken, ödeme gücüne göre hizmet veren (buna izin verilmiş!) bir sağlık kurumunda çalışan bir hekimin gebeliği sonlandırmama hakkı olup olmadığını sorguladığını düşünelim. Ona, hekimlik mesleği ile toplum arasındaki toplumsal sözleşme gereği hizmet sunma yükümlülüğü olduğunu anımsattığımızda, o da bize büyük olasılıkla, özel bir şirkette çalıştığını ve şirketlerle toplum arasında böyle ahlaki sözleşmeler bulunmadığını anımsatırdı. Hizmet sunma yükümlülüğünün diğer temeli olan hizmete erişim hakkından söz etmemiz de aynı nedenle gülünç olurdu.

Toplumsal sözleşme zayıflıyor. Mesleki yükümlülüklerin zeminini yitiriyoruz. Vicdani ret gibi kavramlar postmodern akıllarla çarpıtılıyor. Hakların kısıtlanması ise bu durumu giderek korkunçlaştırıyor. (MC/HK)

[1] (http://www.bioedge.org/index.php/bioethics/bioethics_article/10945?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter).

bianet.org

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org