Savaş karşıtlığı ahlaki ve siyasi sorumluluktur – Ali Fikri Işık

Savaş karşıtlığı amasız, fakatsız ve koşulsuz biçimde savaşı durdurma iradesini sergileme cesareti göstermektir.

Savaş, gece yarısı, kan ve ter içinde uyandığınız dehşetli kâbus bile değil çünkü hiçbir kâbusun sonunda ölüm yoktur. Ölüm, ömür yolculuğunun sonudur ve alternatifi de yoktur. O halde savaş, başka herhangi bir şeyle mukayese edilmez, başka hiçbir şeyle izah edilemez. Bütün savaşların çaldığı kapı ölümdür. Eğer, hayat her şeye anlam katan yegâne ölçü ve kriter ise, ölüm de her şeyin ilk ve nihai sonucudur.

Hiçbir savaşta adalet yoktur çünkü ölümün adaleti olmaz. Hiçbir savaşta ahlak yoktur çünkü ölümün ahlakı olmaz. Adalet ve ahlak yaşayanların daha iyi yaşamak için rehber edindikleri deniz fenerleridir. Ölüm, hiçbir deniz feneri ışığı göremez.

Savaş, ömrü hayatlarında birbirlerini hiç görmemiş, hiç tanışmamış ve hiçbir ihtilaf yaşamamış insanlara birbirlerini öldürme ruhsatı veren akıl tutulmasıdır. Birbirlerini görüp tanışma ihtimali olamayan insanların, birbirlerini boğazlamaya yeltenmesi, savaşın çıplak ve kirli doğasının ilk elden meyvesidir.

Savaş, evde oturmuş akşam yemeği yerken, hiç tanımadığınız birilerinin akşam sofranızı bombalamasıdır. Savaş, üç yaşındaki kız çocuğunuzun öylesine, ortada hiçbir sebep yokken ölümüne karar veren niteliksiz vicdansızlıktır. Savaş bebeklerin ölmesine karar vermektir. Daha doğrusu bebeklerin öldürülmesine karar vermektir; her savaş bebek katilidir.

Sırf bu yüzden ve sırf bu nedenle olsa bile haklı savaş yoktur. Savaş haklı olmaz. Savaş, bütün hakları bütün insanlar için battal etmek demektir.

Felsefe, Aristo’dan bu yana, “hayatın özgürce gelişip serpilmesini” ahlakın temeli saydı. Aynı felsefe, “daha da özgürce gelişip serpilme” için siyasete işaret etti. Demek ki hayata karşı hem ahlaki hem de siyasi sorumluluklarımız var. Hayatın devam etmesini sağlamak etiki temsil ediyorsa, hayatın daha iyi devam etmesini sağlayan da siyasettir.

Savaş hayatı durdurmaktır. Savaş, hayatın önüne ölüm barikatı dikmektir. O zaman da bu kötücül barikata karşı olmak hem ahlaki hem de siyasi bir sorumluluktur. Savaş karşıtlığı amasız, fakatsız ve koşulsuz biçimde savaşı durdurma iradesini sergileme cesareti göstermektir.

Ölüler mezarlığında iyiliğin rüzgârı esmez. Ölüler mezarlığında ölümün sessiz yas müziği duyulur ve bu müzik hayat coşkusu taşımaz. Savaş, ölü mezarlıklarını artırmaktan başka sonuç vermez ve mezarlıklar da adalet yoktur. Hak yoktur. Müzik ve kahkaha yoktur.

Savaş, bütün gülümsemeleri şehirden kovmaktır. Şehirleri ve insanları talan etmektir. O nedenle savaş yorumlanamaz. Savaşın seyrini tahmin etmeye çalışmak, hava durumunu tahmin etmeye benzemez. Hava durumunu tahmin etmek, sonuçta yüzünüze düşecek yağmur damlasıyla, kar tanesini tahmin etmeye çalışmaktır. Ama savaş tahmini, insanların yüzünde patlayacak olan bombaları tahmin etmeye çalışmak olur.

Savaş başlamış bir süreç ise, bu sürecin merkezi halkası, o savaşı durdurmaktır. Başlamış süreçte haklılık ya da haksızlık arayışı ya da başka bir ifadeyle, sorumlu tasnifi, nesnel olarak savaş çığırtkanlığı ve tahrikçiliği rolüne soyunmaktır.

Nerede bir savaş varsa, ilk elden, hemen oracıkta, bu savaşı mahkûm etmek, bitirmek ve sonlandırmak, insanlığın ilk görevidir.

Kaynak: K24

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org